- Üsküp’te Bir Doğa Harikası; Matka Kanyonu ve Milenyum Haçı
- Ucuza Seyahat- 1 Günde Üsküp Nasıl Gezilir? Üsküp Gezi Rehberi
- Parma-İtalya Gezilecek Yerler-Alışveriş Rehberi
- Bologna-İtalya Gezilecek Yerler- Nerede Ne yenir?
- Basel Gezilecek Yerler -İsviçre Noel Pazarları
- Strazburg Gezi Rehberi – Gezilecek Yerler
- Heidelberg Gezi Rehberi – Almanya’nın Romantik Şehri
- Stuttgart Gezi Rehberi
- Avrupanın En İyi Noel Pazarları ; Eugisheim-Fransa
- Avrupanın En İyi Noel Pazarları; Colmar-Fransa
Paris’te Tekne Turu
Paris’te Tekne turu yapmaya karar veriyoruz. Bunun için Notre Damme Katedrali önünden 30 dakikada bir kalkan teknelerden birine biniyoruz. Tekne turu için bir çok firma var ama benim size önerim eğer hava güzelse üstü açık teknelerden birine binmeniz. Bizim kullandığımız tekne turu hakkında buradan bilgi alabilirsiniz. Diğer camla kaplı tekneler kapalı alan olduğundan her ne kadar dışarıyı görüyorda olsanız rüzgarı yüzünüzde hissetmeyince tekne ile geziyor havası vermiyor bana nedense. Bu teknelerde Cruise Tours, Lunch Cruises ve Dinner Cruises seçenekleri var. Biz Cruise Tours olanı seçtik. Yaklaşık 1 saatlik bir gezi 15 euro . Tur Notre Damme önünden başlıyor, Eiffel Kulesi önünden dönerek yine Notre Damme önünde sonlanıyor. Tekne turunun rotasını aşağıdaki şemada rahatça görebilirsiniz. Bizim turumuz turuncu çizgiyi kapsıyor. 4 farklı dil seçeneği ile tur süresi boyunca önünden geçilen yerlerin aynı zamanda tarihini anlatan detaylı bilgiler de veriliyor.
Heyecanla biletlerimizi alıyor ve hemen üst kata çıkarak önlerde boş bulduğumuz bir tarafa oturuyoruz. Teknemiz hareket ettikten sonra Seine Nehrinde yavaşça ilerlemeye başlıyoruz. Seine (Sen)nehri Paris’i ikiye bölen nehir de diyebiliriz. Hareket ettikten hemen sonra Seine (Sen) Nehri üzerindeki köprülerin altından geçmeye başlıyoruz.
Bu köprüler aynı zamanda aşıkların aşklarını ölümsüzleştirmek için birlikte köprülere asma kilit takarak anahtarları ise nehre atıp sonsuza dek bu aşkın sürmesini diledikleri bu dilek mekanlarına da ev sahipliği yapıyor. Bu köprülerin en ünlüsü ise Pont Des Arts’ halk arasında Pont Des Amoureux (Aşıklar Köprüsü) adıyla anılan köprü. Geçen yıl köprüye asılan anahtarların ağırlığı yüzünden köprünün demir kafesli kısmının bir bölümü çöküyor ve köprülere anahtar asma geleneğinin kaldırılmasını isteyen bir kısım ise belediyeye dilekçe vererek asma kilitlerin kaldırılmasını talep ediyor.Biz de Tekne turuna binmeden hemen önce Notre Damme önündeki köprüye, Türkiyeden aldığım kalpli asma kiliti asarak eşimle dilek tutarak bu geleneğe katılıyoruz.
Bazı aşıklar ise her yaşadığı aşk için bir kilit asmış sonsuz olmasını umarak. Sevgili Thomas farklı zamanlarda Mandy ve Rose’a aşık olmuş demekki 🙂 Bir birine yakın duran bu iki kilit bana böyle hissettirdi 🙂
Asma Kilitler
Notre Damme Kilisesi önünden yavaş yavaş ayrılıyor teknemiz. Uzaktan bile bakarken uçan payandalarıyla Notre Damme Kilisesi gerçekten göz alıcı görünüyor. Bunca zamandır ihtişamıyla ayakta kalması ve her yıl binlerce turisti kendine çekmesi ile Paris’in göz bebeği adeta.
Asma kilidimizin takılı olduğu köprüyü geçerek Seinne nehrinde yavaş yavaş ilerlemeye devam ediyor teknemiz. Gezinti sırasında nehir kenarındaki banklarda öpüşen çiftler bize el sallıyor, biz de onlara el sallıyoruz. Bir çok çiftte yanlarına şaraplarını ve atıştırmalık bir şeyler alarak nehir kenarında piknik yapıyor.
Conciergerie‘in önünden geçiyoruz burası ilk önce bir saray olarak inşa edilse de Fransız Devrimi sırasında binlerce kişi giyotine gitmeden önce burada tutuldukları için adı Hapishane olarakta geçiyor. Bu mahkumlarında en ünlüsü Ekmek kıtlığı çekilen bir dönemde Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler sözünü söylediği öne sürülen hazin bir son ile Concorde Meydanında idam edilen Marie Antoinette ve Kral XVI. Louis. Maria Antoinette Viyana‘daki Hofburg Sarayı‘nda, Kutsal Roma İmparatoru I. Franz ve Maria Theresia‘nın onbeşinci çocuğu olarak dünyaya geliyor ve 14 yaşında iken evlendiriliyor. Çocuk yaştaki evliliği ve trajik ölümü ile en çok konuşulan ve tanınan kraliçelerden biri. Hapishane önünden geçerken Kraliçeyi ve yaşadığı mutsuz hayatı düşüyorum yaşadıkları gerçekten çok acı...
D’orsay müzesi önünden geçerek tura devam ediyoruz. D’orsay müzesi hakkında daha önce yazdığım yazıyı buradan ve müze içindeki eserleri ise buradan okuyabilirsiniz.
Teknemiz daha sonra Fransa Ulusal Meclisi Assemblée nationale, önünden geçiyor.
Eiffel Kulesinden hemen önce ise gösteriş konusunda Eiffeli gölgeleyecek bana göre Paris’in en güzel köprüsü olan Pont Alexandre III ile karşılaşılaşıyoruz. Altın varaklı işlemeleri ile Paris’in incisi olan köprü hakkında ise daha önce burada bir yazı yazmıştım. Köprünün arkasından güneş yavaş yavaş alçalmaya başlarken Köprü gerçekten göz alıcı ve onu izlemeye doyamıyorum.
Eiffel Kulesine yaklaşıyoruz yaklaştıkça kule bana daha da ihtişamlı görünmeye başlıyor. Eiffel Kulesine gittiğimiz halde onu bu açıdan ilk kez görüyorum. Tekne Eiffel önünde bir süre bekliyor bu esnada rahatça fotoğraf çekebilir, Seinne nehrinden Eiffel Manzarasını seyredebilirsiniz.
Eiffel Kulesininde yapılışı ve kule hakkında bilinmesi gerekenlerle ilgili buradan ve buradan daha önceden yazdıklarıma ulaşabilirsiniz. Eiffelin önünden dönen teknemiz aynı güzergahtan geri dönerek bizi aldığı noktaya yeniden Notre Damme Kilisesi önüne bırakıyor.
Paris’e gittiğinizde tekne turunu mutlaka yapmanızı tavsiye ederim, özellikle akşam üstü gün batımına yakın saatlerde yaparsanız Paris’i akşam da görme şansınız olur. Biz inanılmaz keyif aldık tekne gezintisinden umarım sizde okumaktan keyif almışsınızdır. Mutlu bir hafta dileklerimle…
About gezente
Gezente; Sitede ki gezi yazıları ve fotoğraflarının sahibi, aynı zamanda gezmeyi ve fotoğraf çekmeyi bir tutku derecesinde seven biri. Profosyonel düğün ve doğum fotoğrafçısı olarak çalışıyor. Evli ve Mishka isimli dünya tatlısı bir kedi sahibi. Hem çok okur hem çok yazar bir kişilik olması dışında farklı ülkeler ve şehirlerde kendi ruhundan bir parça bulabildiğine inanmakta. İnsanlarla sohbet etmeyi ve gittiği her yerin hikayelerini dinlemeyi de seviyor. Bunda hayalperest olmasının da bir payı olduğunu düşünüyor. Hiç bir şehir hikayesiz yaşanmaz ise her şehir de bir hikaye yaşamayı ve yaşanmışlıkları anlatmayı da istiyor. Hayali ise adam olacak çocuk programını izlediği yıllarda hayranı olduğu Barış Manço gibi dünyayı dolaşmak. Kim bilir belki de bu hayal gerçek olur.
4 Comments