- Üsküp’te Bir Doğa Harikası; Matka Kanyonu ve Milenyum Haçı
- Ucuza Seyahat- 1 Günde Üsküp Nasıl Gezilir? Üsküp Gezi Rehberi
- Parma-İtalya Gezilecek Yerler-Alışveriş Rehberi
- Bologna-İtalya Gezilecek Yerler- Nerede Ne yenir?
- Basel Gezilecek Yerler -İsviçre Noel Pazarları
- Strazburg Gezi Rehberi – Gezilecek Yerler
- Heidelberg Gezi Rehberi – Almanya’nın Romantik Şehri
- Stuttgart Gezi Rehberi
- Avrupanın En İyi Noel Pazarları ; Eugisheim-Fransa
- Avrupanın En İyi Noel Pazarları; Colmar-Fransa
Çin’in Yeraltı Ordusu Terracotta Askerleri Topkapı Sarayı’nda
Uzun zamandır gitmek isteyip bir türlü zaman bulamadığım Topkapı Sarayı’ndaki Çin Hazineleri ve Yeraltı Ordusu Terracotta askerleri Sergisine nihayet gittik. Has Ahırlar bölümünde sergilenmekte olan sergide Çindeki müzelerden toplanan 101 adet eser ve tabi ki Çin’e gidersem mutlaka görmek istiyorum diye bir kaç ay kadar önce bahsini ettiğim Yeraltı Ordusundan 4 heykel var. Hafta sonu kurs çıkışı hazır hava güzelken ve yolum başka bir şey için o taraflara da düşmüşken sergiye gitmemek olmazdı. Sergiye girmek için Topkapı sarayına giriş bileti almanız yada müze kart sahibi olmanız gerekiyor. Ben her zaman ki gibi müze kart almanızı öneriyorum. 1 yıl boyunca Türkiye’de ki tüm Kültür Bakanlığına bağlı müzelere giriş imkanı sağlıyor. Ayrıca müze plus kart alırsanız (tahminen 50 tl civarında zam gelmediyse eğer) müzeler dışında bazı özel müzelerde indirim imkanı, bazı özel müzelere bir kez bedava giriş imkanı, shoplardan alışveriş sırasında indirimler gibi ekstra avantajları var. Detayları şuradan alabilirsiniz.
Sergiye girdiğimizde ise korktuğum şey başıma geldi fotoğraf çekmek yasaktı. O nedenle bu yazıda cep telefonu ile gizli gizli çektiğim fotoğraflar var. Fotoğraf çekmenin neden yasak olduğunu anlamış değilim flaş kullanılmadan bana göre çekilmesinde bir sıkıntı yoktu. Zaten her ne kadar yasak denildiyse de herkes cep telefonu ile şakır şakır fotoğraf çekiyordu o da ayrı konu. Sergiye ilk girdiğinizde ipek yolu ve Çin tarihi ile ilgili 5 bin yıllık tarihi akışı gösteren bir pano ile yola adımınızı atıyorsunuz. Bu kısımda Çin tarihine ait çok önemli bilgiler de paylaşılmış. M.Ö 1300 lü yıllara ait eserlerinde yer aldığı ilk kısımda oldukça güzel tunç işlemeleri göze çarpıyor. Özel merasimlerde, dini ayinlerde kullanılan içecek kaplarına ve üzerindeki desenlere bayıldığımı söylemeliyim. Ayrıca üzerinde yaklaşık M.Ö 1000 li yıllara ait olduğu yazılan bütün halde bu zamana ulaşmış bazı çömlekler de beni oldukça şaşırttı. Oldukça yeni gibi görünüyorlardı, üzerinde kırık ve ekleme izleri de yoktu.
İkinci ve üçüncü kısımda ise Shang, Batı Zhou, İlkbahar-Sonbahar (M.Ö. 770-7) ve Qin (M.Ö. 221-206) hanedanlıkları dönemlerine ait eserler bulunuyor. Bu tunç eserler ve içki kapları çok güzel. Yeşim taşına olan inanışlarından kaynaklı yeşimden yapılmış olan kaplar, özellikle altı balık motifinde olan bir tane vardı çok beğendiğim eserler arasındaydı. Tabiki Buda inanışlarından dolayı Budizm dininde yer alan parçalar da vardı. Serginin bir bölümü de Çin de saray yaşantısına ait önemli detaylar veren ahşap paravanlar üzerine bir sanatçının yaptığı resimler var. Bu kısımda resimlerdeki detayların saray hayatındaki anlamları Çin’de ki müzik kültürü ve onların hayatına yansıma anlatılıyor.
Serginin bir kısmında gözüme çarpan tavuk ve horoz seramiklerine dikkat etmenizi öneririm oldukça şaşırtıcı bir detay. Daha önce çok fazla toprak kap veya seramik parçası gördüm müzede ama tavuk ve horoz sanırım ilk kez görüyorum.. Bu hoş detay beni oldukça gülümsetiyor. Bunun dışında tunçtan yapılmış ve ayna olarak kullanılmış eşyaların üzerindeki detaylar gerçekten görülmeye değer. Kadınların her zaman ki gibi süslerine olan düşkünlüklerini gösteren güzel örnekler. Sergide ilerlemeye devam ettiğiniz zaman bir duvarı boydan boya panoramik bir şekilde kaplanmış bir resimle karşılaşacaksınız. Çin tarihinin dönemlerini çok detaylı bir şekilde gösteren bu çalışma yanlış hatırlamıyorsam orjinali 12. yy civarında kopyası ise 18. yy da yapılmış. Bu resimde o dönemlerdeki mimariyi sokakların ne kadar geniş olduğu, günlük yaşamda dininde, eğlencenin de her zaman var olduğu detaylara ulaşabiliyorsunuz.
En son girdiğimiz bölüm ise Yeraltı ordusuna ait eserlerin olduğu aynalarla derinlik hissinin verildiği bölüm. Açıkçası ben bu bölümde çok daha fazla asker heykeli beklediğimden hayal kırıklığı yaşadım sadece 4 adet asker ve girişteki at bulunuyor. Ama bu hayal kırıklığı sadece daha fazlasını görmeyi umduğumdan kaynaklanıyordu. Heykeller gerçek boyutları ile oldukça heybetli görünüyorlar. Bu kısımda atların Çin hanedanlığı sürecinde ne kadar önemli olduğundan bahsedilmiş. Yeraltı heykellerini gün yüzüne çıkarmak için yapılan kazılarda iki tip ata rastlanmış. Tekerlekli araçlara koşulan atlar ve süvari atları. Yay ve ok kullanan askerlerin de aralarında bulunduğu birlikler pratik savaş düzeninde konumlanmış iken atlılarda ahşap arabaları ile bu birliklerin arkasında duruyormuş.
Atlar 5 bin yıl önce ilk olarak Kuzey Çin’de ehlileştirilmiş. M.Ö 4 yy dan itibaren Çin’e karşı Kuzey ve Kuzeybatı bozkırlarındaki atlı göçebeler tehdit oluşturuyorlarmış. Önce Hunlar sonra da Mançurlar dünyanın en iyi atlı birliklerini kurmuşlar. Han döneminde yaklaşık M.Ö 200’e gelindiğinde Çinliler atlı savaş arabasını bırakıp atlı birliklere yönelmiş ve birliklerin gücünü artırma arzusu cins atları bulmak için seferlere çıkılmasına yol açmış. Atlı birliklerle ilgili en büyük ilk icat M.Ö 300 de göğüs kayışı ve üzenginin Çin’de bulunmuş olması. Bu icat Avrupa’ya M.S 2 yy ortalarında ulaşabilmiş. Bu sayede biniciye üzengi üzerinde durarak savaşma imkanı tanımış. Bu sayede üzerlerinde ağır silahlar ve zırhlar taşıyarak çok daha çevik ve hızlı hale gelmişler. At arabası ile savaşmanın zorluğunu tek bir atlının çevikliği ile karşılaştırırsak aslında bu icadın bir savaşın gidişatını nasıl değiştirebileceğini kolayca fark edebiliriz. (Atlar hakkındaki bu önemli detayları serginin bu bölümünden alıntıladım.)
Atı gördükten hemen sonra ise sergiye geliş amacım diyebileceğim Terracotta askerleri heykellerini nihayet görebildim. Söylediğim gibi salona ilk girdiğimde her tarafın aynalarla kaplı olmasından dolayı uzaktan yüzlercesi varmış gibi görünen ama sadece 4 adet heykelin olduğu salonda heykellerin hemen arkasında ise Çin’deki asıl sergilendikleri yere ait fotoğraf duvarı boylu boyunca kaplamış bu da mekana ayrı bir derinlik duygusu katmış. Yoksa bu devasa heykeller gözümüze oldukça yavan gelebilirmiş diye düşünüyorum. Bu heykeller 1974 yılında keşfedilmiş ve ilk kazı çalışmalarına başlanmış. Eserlerin çıkarıldığı alanın yüz ölçümü yaklaşık 20 bin metre kare. 30 yıl içinde 1. kazı alanının sadece 2 bin m karesi kazıldığı düşünülürse tüm alan açıldığında ortaya çıkacak ordu ve eserleri hayal bile edemiyorum açıkçası. Tahminen 7 binden fazla eserin gün ışığına çıkarılması hedefleniyormuş. Oldukça büyük rakamlar öyle değil mi?
Bu heykellerin hepsine birer numara verilmiş ve neyi temsil ettiği anlatılmış. 1 numaralı heykel yani en sağdaki diz çökerek oturan asker okçu birliğindeki askerlerden biri, Qin imparatorluğunun piyade birliğine bağlı askerin tek dizi üzerinde oturarak ok atma eğitimi aldığı anlaşılıyor. 2 numaralı heykel pişmiş topraktan yapılmış zırhlı general heykeli. Bu heykel en yüksek rütbeli general. Heykelin iki eli kılıç tutma pozisyonunda yapılmış ve bu general de bir birliğe komuta etmekte. 3 numaralı heykel savaş arabası kullanıcısı adını taşıyor. Duruşundan zaten bunu da anlayabiliyoruz. Antik dönemdeki savaşlarda savaş arabası güçlü bir savaş aleti olup savaşların gidişatını belirleyen önemli bir unsur. Son heykel yani 4 numaralı olan ise zırhlı asker heykeli. Bu askerler askeri birliğin aba gücünü oluşturuyorlardı. Zırhlı askerler savaş sırasında en önde duran kıta da bulunduklarından düşman ile ilk çarpışan birlikte onlara ait. Buda onların önemini oldukça arttırıyor.
Bu heykellerin bu kadar önemli olması ve dünyanın 8. harikası sayılmasının nedeni her bir heykelin tamamen birbirinden farklı saç, yüz, saç, sakal ve kıyafet detaylarına sahip olması. Bunların sayısının binlerle ifade ediliyor oluşu onların yapan zanaatkarların ne kadar büyük bir ustalık ve titizlikle çalıştıklarını gösteriyor. Şu ana kadar çıkarılan askerlerin yüz şekilleri 8 kategoriye ayrılıyor. Uzun suratlı, kare yüzlü ve kırışık alınlı ve geniş çeneye sahip olan, kare yüzlü elmacık kemiği geniş yüzü yumurta şekilli olan, yuvarlak yüzlü, alnı dar dolgun yanaklı yüz gibi bir çok çeşidi var. Bu eserleri bu kadar eşsiz yapan da zaten her birinin birbirinden farklı ve kendi ne özgü oluşu. Her heykelin ayrıca saçı farklı yapılmış, o dönemin saç modasını yansıtan topuzlar, saç bantları gibi çok farklı detaylar var. Topuz modası heykellerin her birinde farklı sitillerde yapılmış. Çok ilginç bir detay bu da. Heykeller ortalama 1.7 m ile 1.9 m civarında yani ortalama bir erkek boyutunda yapılmış. Quin hanedanının gerçek boyutları da zaten bu ölçülerdeymiş. Atlar ise ortalama 1 ile 2 m boyunda yapılmış. Tüm bu detaylar ile heykeller karşınızda gerçekmişcesine duruyorlar.
Sergi 23 Şubat’a kadar Topkapı Sarayı Has Ahırlar bölümünde gösterilmeye devam edecek. Terracotta askerlerini görmek için Çin’e gitmenize gerek kalmadı. Havaların soğuduğu şu günlerde açık alanlarda yapılacak fazlaca aktivite olmadığından bol bol müze ve sergi gezilebilir diye düşünüyorum. Bu sergi de gidilecek güzel bir alternatif olabilir. Daha sıcak havalarda görüşmek üzere..
Related Posts
About gezente
Gezente; Sitede ki gezi yazıları ve fotoğraflarının sahibi, aynı zamanda gezmeyi ve fotoğraf çekmeyi bir tutku derecesinde seven biri. Profosyonel düğün ve doğum fotoğrafçısı olarak çalışıyor. Evli ve Mishka isimli dünya tatlısı bir kedi sahibi. Hem çok okur hem çok yazar bir kişilik olması dışında farklı ülkeler ve şehirlerde kendi ruhundan bir parça bulabildiğine inanmakta. İnsanlarla sohbet etmeyi ve gittiği her yerin hikayelerini dinlemeyi de seviyor. Bunda hayalperest olmasının da bir payı olduğunu düşünüyor. Hiç bir şehir hikayesiz yaşanmaz ise her şehir de bir hikaye yaşamayı ve yaşanmışlıkları anlatmayı da istiyor. Hayali ise adam olacak çocuk programını izlediği yıllarda hayranı olduğu Barış Manço gibi dünyayı dolaşmak. Kim bilir belki de bu hayal gerçek olur.