Gezente.com

Bursa’da kahvaltı sohbetleri…

← → Önceki ve sonraki yazılar için okları kullanın

Bugün Bursa‘ya gidiyoruz, çok sevdiğimiz bir çifti ziyaret edeceğiz. Yıllardır otogarından çeşitli şehirlere gittiğim halde adam akıllı Bursa’yı hiç gezmemiştim. Bazen en yakın yerlere gitmek Dünya’nın bir ucuna gitmekten daha zor geliyor. Yakın ya sanki her zaman gidilir zaten diye bir boş vermişlik çöküyor üzerimize. Bu sefer günübirlik gidip arkadaşlarımızla bir kahvaltı yapar etrafı dolaşıp döneriz diye düşünüyoruz. Otogarda indiğimizde arkadaşımız hangi otobüse binmemiz gerektiğini söylüyor bize Ordu evinde inmemizi de tembihliyor. Hafif uyku mahmuru gözlerle eşimle yola çıkıyoruz.Otogardan sonra 20 dakika süren bir yolculuk sonrası denilen yerde inip arkadaşımızı arıyoruz. İndiğimizde ilk dikkatimi çeken şey eski Osmanlı evlerinin tadilat geçirdikten sonra hala kullanılıyor olması. Bu çok hoşuma gidiyor, zamanda yolculuk yapmak gibi eski ve yeni bir arada sunulmuş.

Vedil Yanic Cami

Vedil Yanic Cami

Sokaklarda dolaşırken Vedil Yaniç Cami‘si önünden geçiyoruz. Asıl adı Mahmut olan Vedil Yaniç sufidir. Yıldırım Beyazıd döneminde devlet adamı olarak hizmet vermiş, Ankara savaşına katılmış önemli komutanlardan biri aynı zamanda. Cami 1440 yılında Mahmud Çelebi tarafından yaptırılmış. Kare planlı olup, sekizgen kasnak üzerine kurulmuş. Minaresi ise cami dışında bir çeşme üzerine oturtulmuş 5 basamaklı kule biçiminde. Yol boyunca bunun gibi birçok cami ile karşılaşıyoruz. Bursa bu konuda gerçekten çok zengin çoğu yerde önünüze 1400’lü yıllardan kalma bir yapı çıkabiliyor ve oldukça da iyi durumda görünüyorlar.

Saltanat Kapısı

Saltanat Kapısı

Bursa Kalesi

Bursa Kalesi

Biraz daha dolaşıyorum karşıma kocaman bir kapı çıkıyor, adı Saltanat kapısı diğer adıyla Hisar kapısı. (Yukarıdaki fotoğrafta 1912 yılındaki hali ve şu anki halini görüyorsunuz.) Bursa surlarının yapılışı M.Ö 1. yy’a kadar dayanıyor. Araştırmalara göre kale, I. Pnnias döneminde, ünlü general Hannibal‘ın tavsiyesiyle yaptırılmış, 1745 yılında Bursa ya gelen Rithard Pockoeke, kulelerden birini Theodoros Komnenûs Ifılskaris in yaptırdığına ilişkin bir yazıt görmüş. Bu surlar doğal bir kaya üzerine inşa edildiğinden oldukça sağlamlar. Ancak 1855 yılında yaşanan büyük depremde maalesef Saltanat Kapısı  hasar görmüş, daha sonra tadilatlardan geçmiş. Ama kapının hazin hikayesi asıl darbeyi dönemin Valisi Reşid Paşa tarafından 1904 yılında trafiği yavaşlattığı bahane edilerek yıkılması ile almış.  2006 yılında surların tadilat kapsamında yenilenmesi sırasında şuan gördüğümüz kapı yeniden yapılmış. Eski fotoğraflarına bakınca şimdi daha geniş inşa edildiğini fark ediyorum. Sur duvarlarında etrafta bulunan taşlarda kullanılmış. Zaten dolaşırken süslemeleri ile bu Bizans’tan kalma sütun ayakları kendilerini hemen belli ediyor. Bu kapı saraya giden yolun kapısı olduğundan Saltanat Kapısı adı verilmiş.

Kitap Evi

Kitap Evi-Kahvaltı Mekanı

Yürümek bizi oldukça acıktırıyor bir an önce kahvaltı yapmak istiyoruz. Arkadaşlarımız bizi Kitap evi isimli bir butik otele götürüyorlar. Eskiden gerçekten Kitap eviymiş ama şimdi odaları konaklama hizmeti veriyor. (Otel hakkında bilgi almak için tıklayın.) Otele girerken kapı üzerinde Evdeyiz yazısını görünce gülümsüyorum, ev sıcaklığına giriş için güzel bir başlangıç diye düşünüyorum. Basamaklardan çıkıp arka tarafta üstü açık bahçesine çıkıyoruz. Sonbahar olduğundan etrafta yapraklar ve büyük iğde ağacından yerlere dökülmüş iğdeler var. Küçükken o mayhoş adıyla iğdeyi çok severdim. Mahallemizde bir iğde ağacı vardı ve olgunlaştığında onlardan yerdik. İğde ağacının hemen altındaki masaya oturuyoruz. O sırada Lodos çıkıyor ve biraz rüzgarlı bir havada kahvaltı siparişi veriyoruz.

Kahvaltı

Kitap Evi-Kahvaltı

Kahvaltıda geniş seçenekler var. Tek kişilik kahvaltıyla iki kişi doyabilirsiniz neredeyse. Kahvaltı ile birlikte derin bir sohbete başlıyoruz. Çok uzun zamandır görüşmediğimiz den anlatılacak o kadar çok şey var ki. Esen rüzgarın ve hafiften yağan yağmurun kahvaltıyı etkilemesi bile mümkün olmuyor. Geniş plaj şemsiyelerin den getiriyorlar ve biz yağmurun altında kahvaltıya devam ediyoruz.   O kadar uzun süre konuşuyoruz ki 10:30 gibi geldiğimiz mekandan ancak saat 16:00 da ayrılabiliyoruz. O da ben etrafı gezmek istediğim için yoksa sohbete sabaha kadar devam edebiliriz zira oldukça keyifle sohbet ediyoruz. Buradan ayrılıp uzun zamandır görmek istediğim Ulu Cami‘ye gitmeyi planlıyoruz.

Bursa Ulu Cami

Bursa Ulu Cami

Kitap Evi’ nin hemen önünde muhteşem bir Bursa manzarası var. Hemen aşağıda Ulu Cami’nin minareleri ve Camiyi rahatça görebiliyorsunuz. Manzara önünde durup bir süre izliyor ve fotoğraf çekiyorum. Bu ovaya baktığımda Osmanlı ordusunu, yaşadıkları savaşları ve o dönemi düşünüyorum. Muazzam ordular önünde giden Padişahları düşünüyorum, ne kadar fantastik gelse de şuanda o zamanlar belkide tüm bunlar olağan şeylerdi. İleride puslu bir gökyüzü ve Lodos bize yağmur başlamadan yola devam etmemiz gerektiğini fısıldıyor. Ulu Cami hakkında ki görüşlerimi ise bir sonraki yazıya saklıyorum..

 

← → Önceki ve sonraki yazılar için okları kullanın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir