- Üsküp’te Bir Doğa Harikası; Matka Kanyonu ve Milenyum Haçı
- Ucuza Seyahat- 1 Günde Üsküp Nasıl Gezilir? Üsküp Gezi Rehberi
- Parma-İtalya Gezilecek Yerler-Alışveriş Rehberi
- Bologna-İtalya Gezilecek Yerler- Nerede Ne yenir?
- Basel Gezilecek Yerler -İsviçre Noel Pazarları
- Strazburg Gezi Rehberi – Gezilecek Yerler
- Heidelberg Gezi Rehberi – Almanya’nın Romantik Şehri
- Stuttgart Gezi Rehberi
- Avrupanın En İyi Noel Pazarları ; Eugisheim-Fransa
- Avrupanın En İyi Noel Pazarları; Colmar-Fransa
Bursa’da kahvaltı sohbetleri…
Bugün Bursa‘ya gidiyoruz, çok sevdiğimiz bir çifti ziyaret edeceğiz. Yıllardır otogarından çeşitli şehirlere gittiğim halde adam akıllı Bursa’yı hiç gezmemiştim. Bazen en yakın yerlere gitmek Dünya’nın bir ucuna gitmekten daha zor geliyor. Yakın ya sanki her zaman gidilir zaten diye bir boş vermişlik çöküyor üzerimize. Bu sefer günübirlik gidip arkadaşlarımızla bir kahvaltı yapar etrafı dolaşıp döneriz diye düşünüyoruz. Otogarda indiğimizde arkadaşımız hangi otobüse binmemiz gerektiğini söylüyor bize Ordu evinde inmemizi de tembihliyor. Hafif uyku mahmuru gözlerle eşimle yola çıkıyoruz.Otogardan sonra 20 dakika süren bir yolculuk sonrası denilen yerde inip arkadaşımızı arıyoruz. İndiğimizde ilk dikkatimi çeken şey eski Osmanlı evlerinin tadilat geçirdikten sonra hala kullanılıyor olması. Bu çok hoşuma gidiyor, zamanda yolculuk yapmak gibi eski ve yeni bir arada sunulmuş.
Sokaklarda dolaşırken Vedil Yaniç Cami‘si önünden geçiyoruz. Asıl adı Mahmut olan Vedil Yaniç sufidir. Yıldırım Beyazıd döneminde devlet adamı olarak hizmet vermiş, Ankara savaşına katılmış önemli komutanlardan biri aynı zamanda. Cami 1440 yılında Mahmud Çelebi tarafından yaptırılmış. Kare planlı olup, sekizgen kasnak üzerine kurulmuş. Minaresi ise cami dışında bir çeşme üzerine oturtulmuş 5 basamaklı kule biçiminde. Yol boyunca bunun gibi birçok cami ile karşılaşıyoruz. Bursa bu konuda gerçekten çok zengin çoğu yerde önünüze 1400’lü yıllardan kalma bir yapı çıkabiliyor ve oldukça da iyi durumda görünüyorlar.
Biraz daha dolaşıyorum karşıma kocaman bir kapı çıkıyor, adı Saltanat kapısı diğer adıyla Hisar kapısı. (Yukarıdaki fotoğrafta 1912 yılındaki hali ve şu anki halini görüyorsunuz.) Bursa surlarının yapılışı M.Ö 1. yy’a kadar dayanıyor. Araştırmalara göre kale, I. Pnnias döneminde, ünlü general Hannibal‘ın tavsiyesiyle yaptırılmış, 1745 yılında Bursa ya gelen Rithard Pockoeke, kulelerden birini Theodoros Komnenûs Ifılskaris in yaptırdığına ilişkin bir yazıt görmüş. Bu surlar doğal bir kaya üzerine inşa edildiğinden oldukça sağlamlar. Ancak 1855 yılında yaşanan büyük depremde maalesef Saltanat Kapısı hasar görmüş, daha sonra tadilatlardan geçmiş. Ama kapının hazin hikayesi asıl darbeyi dönemin Valisi Reşid Paşa tarafından 1904 yılında trafiği yavaşlattığı bahane edilerek yıkılması ile almış. 2006 yılında surların tadilat kapsamında yenilenmesi sırasında şuan gördüğümüz kapı yeniden yapılmış. Eski fotoğraflarına bakınca şimdi daha geniş inşa edildiğini fark ediyorum. Sur duvarlarında etrafta bulunan taşlarda kullanılmış. Zaten dolaşırken süslemeleri ile bu Bizans’tan kalma sütun ayakları kendilerini hemen belli ediyor. Bu kapı saraya giden yolun kapısı olduğundan Saltanat Kapısı adı verilmiş.
Yürümek bizi oldukça acıktırıyor bir an önce kahvaltı yapmak istiyoruz. Arkadaşlarımız bizi Kitap evi isimli bir butik otele götürüyorlar. Eskiden gerçekten Kitap eviymiş ama şimdi odaları konaklama hizmeti veriyor. (Otel hakkında bilgi almak için tıklayın.) Otele girerken kapı üzerinde Evdeyiz yazısını görünce gülümsüyorum, ev sıcaklığına giriş için güzel bir başlangıç diye düşünüyorum. Basamaklardan çıkıp arka tarafta üstü açık bahçesine çıkıyoruz. Sonbahar olduğundan etrafta yapraklar ve büyük iğde ağacından yerlere dökülmüş iğdeler var. Küçükken o mayhoş adıyla iğdeyi çok severdim. Mahallemizde bir iğde ağacı vardı ve olgunlaştığında onlardan yerdik. İğde ağacının hemen altındaki masaya oturuyoruz. O sırada Lodos çıkıyor ve biraz rüzgarlı bir havada kahvaltı siparişi veriyoruz.
Kahvaltıda geniş seçenekler var. Tek kişilik kahvaltıyla iki kişi doyabilirsiniz neredeyse. Kahvaltı ile birlikte derin bir sohbete başlıyoruz. Çok uzun zamandır görüşmediğimiz den anlatılacak o kadar çok şey var ki. Esen rüzgarın ve hafiften yağan yağmurun kahvaltıyı etkilemesi bile mümkün olmuyor. Geniş plaj şemsiyelerin den getiriyorlar ve biz yağmurun altında kahvaltıya devam ediyoruz. O kadar uzun süre konuşuyoruz ki 10:30 gibi geldiğimiz mekandan ancak saat 16:00 da ayrılabiliyoruz. O da ben etrafı gezmek istediğim için yoksa sohbete sabaha kadar devam edebiliriz zira oldukça keyifle sohbet ediyoruz. Buradan ayrılıp uzun zamandır görmek istediğim Ulu Cami‘ye gitmeyi planlıyoruz.
Kitap Evi’ nin hemen önünde muhteşem bir Bursa manzarası var. Hemen aşağıda Ulu Cami’nin minareleri ve Camiyi rahatça görebiliyorsunuz. Manzara önünde durup bir süre izliyor ve fotoğraf çekiyorum. Bu ovaya baktığımda Osmanlı ordusunu, yaşadıkları savaşları ve o dönemi düşünüyorum. Muazzam ordular önünde giden Padişahları düşünüyorum, ne kadar fantastik gelse de şuanda o zamanlar belkide tüm bunlar olağan şeylerdi. İleride puslu bir gökyüzü ve Lodos bize yağmur başlamadan yola devam etmemiz gerektiğini fısıldıyor. Ulu Cami hakkında ki görüşlerimi ise bir sonraki yazıya saklıyorum..
Related Posts
About gezente
Gezente; Sitede ki gezi yazıları ve fotoğraflarının sahibi, aynı zamanda gezmeyi ve fotoğraf çekmeyi bir tutku derecesinde seven biri. Profosyonel düğün ve doğum fotoğrafçısı olarak çalışıyor. Evli ve Mishka isimli dünya tatlısı bir kedi sahibi. Hem çok okur hem çok yazar bir kişilik olması dışında farklı ülkeler ve şehirlerde kendi ruhundan bir parça bulabildiğine inanmakta. İnsanlarla sohbet etmeyi ve gittiği her yerin hikayelerini dinlemeyi de seviyor. Bunda hayalperest olmasının da bir payı olduğunu düşünüyor. Hiç bir şehir hikayesiz yaşanmaz ise her şehir de bir hikaye yaşamayı ve yaşanmışlıkları anlatmayı da istiyor. Hayali ise adam olacak çocuk programını izlediği yıllarda hayranı olduğu Barış Manço gibi dünyayı dolaşmak. Kim bilir belki de bu hayal gerçek olur.