- Üsküp’te Bir Doğa Harikası; Matka Kanyonu ve Milenyum Haçı
- Ucuza Seyahat- 1 Günde Üsküp Nasıl Gezilir? Üsküp Gezi Rehberi
- Parma-İtalya Gezilecek Yerler-Alışveriş Rehberi
- Bologna-İtalya Gezilecek Yerler- Nerede Ne yenir?
- Basel Gezilecek Yerler -İsviçre Noel Pazarları
- Strazburg Gezi Rehberi – Gezilecek Yerler
- Heidelberg Gezi Rehberi – Almanya’nın Romantik Şehri
- Stuttgart Gezi Rehberi
- Avrupanın En İyi Noel Pazarları ; Eugisheim-Fransa
- Avrupanın En İyi Noel Pazarları; Colmar-Fransa
İstanbul’dan İznik’e yolculuk../ Part I
Her şey bir arkadaşımızın Game of Thrones gecesi yapalım mı fikri üzerine Bursa‘daki arkadaşlarımızın gelin burada beraber yapalım demesiyle İstanbul‘dan Bursa’ya bir hafta sonu kaçamağı yapsak nasıl olur diye düşünmemizle başlıyor. 19 Mayıs bu yıl Pazartesi’ye denk gelince yola çıkmamak için bir bahanemiz kalmıyor. Son anda benim bir fotoğraf çekimim Cumartesi’ye alınsa da Pazar günü yola çıkmaya karar veriyoruz.
1 hafta kadar önceden nereye gitsek diye düşünüp arkadaşlarımızın da bizim de çok merak ettiğimiz İznik‘e uğrayıp oradan Bursa’ya geçmeye karar veriyoruz. Tura rehberlik edeceğimden tüm güzergah, gezilecek, yemek yenilecek yerler gibi detayları planlamak benim görevim. Bu görevi büyük bir zevk ile yaptığımı söyleyebilirim. Sanırım gezme fikrinde en büyük heyecanı planlamayı yaparken yaşıyorum, yeni yerler keşfetmek, yeni yemekler tatmak benim için tarifi mümkün olmayan bir zevk. Hazırlığımızı ve planlarımızı yapıp Pazar sabahı saat 06:00’da arkadaşlarımızın da gelip bizi almasıyla yola çıkıyoruz. Rotamız ilk önce Eskihisar feribotu oluyor. Yaklaşık 1 saat sürecek bir yolculuktan sonra Feribota geliyoruz, gemiyi beklerken bir görevli bize yeni başlayan bir uygulamayla eskiden yaklaşık 50 dakika süren yolculuğun artık 20-25 dakika arasında sürdüğünü ve gidiş dönüş alınırsa %33 indirimli İstanbullines ile geçebileceğimizi söylüyor. Biz de 100 TL ödeyerek gidiş dönüş biletimizi alıyoruz. ( Tek yön 60 TL )
Yolculuk sırasında bir kamera bize yaklaşıyor ve röportaj yapmak istediğini söylüyor. Uyku mahmurluğunda olan bizler pek röportaj yapmak istemiyoruz ama bir arkadaşımız röportaj yapabileceğini söylediğinden ve onunla konuşuyorlar. Sorular eski feribot ile yenisi arasındaki farklar, nasıl bulduğumuz vs yönünde oluyor. Yolculuk çok kısa sürüyor ve hızla karşıya geçiyoruz. Topçulardan sonrası zaten benim doğduğum yer olan Yalova olduğundan benim için çok kolay oluyor. İlk önce Yalova- Çiftlikköy sahilindeki ailemin evine uğruyoruz zaten yolumuzun üzeri olduğundan kısa bir mola iyi geliyor hepimize. Evimizin güzel bahçesinden babamın yetiştirdiği muhteşem çileklerinden topluyoruz. Mis gibi çilek kokusu eşliğinde yolumuza Orhangazi yönünde devam ediyoruz.
Burada İznik yoluna giriyoruz ve zeytin bahçeleri arasında yolculuğumuz devam ediyor. Yolculuk sırasında zeytin ağaçları altında gördüğümüz gelincikler kısa bir mola vermemize neden oluyor. Hem arkadaşlarımızın gelincik çayı yapma arzusu hem de kıpkırmızı bir tarlaya girip gelincikler arasında muhteşem fotoğraflar çekilmek gezimizin en sevdiğimiz kısmını oluştuyor. Gelincik tarlaları arasındaki molamızdan sonra yeniden yola koyuluyoruz, İznik’e yaklaşırken ben de arkadaşlarımıza İznik’in tarihinden bahsediyorum. (Yalova-İznik arası yaklaşık 1 saat sürüyor)
İznik ismi eski Nikea‘dan geliyor, Rumca adın önüne ‘sur içi’ anlamına gelen ‘is’ adı getirilip İsnikea adına oradan da İznik adına dönüşüyor. İlk yerleşim MÖ 2500 yıllarına kadar uzanıyor. Nikea adı ise şurdan geliyor; Makedonya İmparatoru Büyük İskender‘in generali Antigonus şehre önce kendi adını veriyor. İskenderin ölümünden sonra Antigonus ile general Lysimakhos arasında bir savaş yaşanıyor ve bu savaşı Lysimakhos kazanıyor ve o da kente kendi eşinin adı olan Nikaia’nın adını veriyor. Bir süre Bithynia krallığının başkentliğini yapan kent daha sonra Roma’nın önemli bir şehri olarak varlığını sürdürüyor. Romalılar şehri aldıktan sonra depremde yıkılan binaları onarıp şehri 4 ana 12 tali kapısı olan 4970 m lik surlarla çevreliyorlar.
Hıristiyanlık için çok önemli bir dini merkez olan İznik, havarilerden Petrus‘un çabalarıyla bu din ile tanışıyor. 325 yılında 1. Konsül İznik’te Senatus Sarayında toplanıyor, İmparator 1. Konstantin‘inde bulunduğu toplantıda alınan kararlara Nikaia Kanunları adı veriliyor. Burada tartışılan en önemli iki konu İskenderiye‘li din adamının görüşü olan Hz İsa‘nın sadece bir insan olduğu ve Tanrı’dan dünyaya gelmediğidir. Piskoposlar bu teze şiddetle karşı çıkıyor ve bugünde kabul edilen Hz İsa’nın Tanrı’nın oğlu olduğu tezi kabul görüyor. Daha sonra 7. Konsül‘ünde toplanıldığı yer olan İznik’te alınan diğer önemli karar ise resim ve heykel üzerindeki yasakların kaldırılması yönünde oluyor.
İznik’in tarihi ile ilgili anlatılacak o kadar çok hikaye var ki hepsini burada anlatmam mümkün olmadığından kısa bir tarih bilgisinden sonra İznik’e tarihi surların İstanbul kapısından girerek devam ediyoruz. (Haritada Güneyde 6 nolu yer). Harita işe yarıyor İznik’e gidecekseniz bir çıktısını almanızı öneririm. Zira Turizm İnfo içini örümcekler bağlamış belli ki orada kimseler yok bu şehir haritasından bulmak sıkıntı yaratabilir.
İznik’in sembolü olan tarihi kapılar aslında Roma İmparatoru Vespasianus ve Titus dönemlerinde 69-81 yılları arasında yaptırılmış. Ayakta kalabilen kapılar Yenişehir kapısı, İstanbul kapısı, Lefke kapı. Göl kapı ise yıkılmış durumda maalesef. Kapılar Roma mimarisinin tipik örneklerinden olup aslında Zafer takı olup surlarla birbirine bağlanmış.
İstanbul kapısı ve surları kenarında fotoğraf çekip çok sevimli bir yavru köpeği sevdikten sonra Atatürk Caddesi’nde arabayı park ediyoruz. Gezmeye Kuzey tarafından 1. Murat Hamamı ya da Meydan Hamamı olarak bilinen restorasyonu yeni yapılmış hamamdan başlıyoruz. Hamama girmeden merdivenlerden indiğimiz de ise bir çok çini süslemeciliği ve satışı yapan dükkan ile karşılaşıyoruz.
Çeşit çeşit çiniler yüzükler, kolyeler, bileklikler arasından beğendiklerimizi alıyoruz. Fiyatlar ise yüzükler 5-10 TL, bileklikler 5 TL, çinili çerçeveler ise 45TL den başlıyor ve 300 TL üzerine dek yükseliyor. Bir kaç tane alırsanız indirim yapılabiliyor. Buradan sonra biz başka bir yerden 45 tl olan çinili çerçevelerden 30 TL ye buluyoruz. 2 adet alana 25 TL de oluyor. İlk gördüğünüz yerden almak konusunda acele etmeyin. Ama fiyatları da aklınızda tutarak gerekirse sonradan dönüp alın zaten şehir çok ama çok küçük olduğundan yürüyerek bu dükkanlara ve tarihi yerlere ulaşmanız mümkün oluyor…
1. Murat Hamamı (Meydan Hamamı) Atatürk Caddesi üzerinde bulunuyor ve İznik’teki en büyük 3 hamamdan biri. 14 yy sonları ile 16 yy başları arasına tarihleniyor. Çifte hamam planındaki yapının sıcaklık bölümü malakari bezemeli. Hamam tuğla taş duvar tekniği kullanılarak yapılmış.
İçeri girdiğimiz de ilk bölümde bir küçük süs havuzu var eski hamam restore edildikten sonra bana göre pek bir şey kalmamış içinde ikinci kısımda ise hamamın içinde ne aradığını çözemediğim İznik şehrinin tarihi yerlerini içeren maket İznik şehri var. Maket şehre bakıp nerede olduğumuzu nereye gideceğimizi belirliyoruz.
Dışarı çıkıyoruz, hamamın girişinde yan tarafta MS 1 ile 2. yy arasında tarihlenen Roma yolu kalıntıları bulunuyor. Ondan da geriye pek bir şey kalmamış.
Hamamın bahçesi ise çay bahçesi olarak kullanılıyor, çini satan dükkanların ortasında masalar var ağaçların altında bir şeyler atıştırabiliyorsunuz.
Sıradaki durağımız ise Hacı Özbek Cami, buraya çınar ağaçlarıyla dolu bir yoldan gidiyoruz. Şehirdeki yollarda onarım yada kazı çalışması olduğundan şehir toz toprak içinde.
Hacı Özbek Cami 1333 yılında İznik’te inşa edilen en eski Osmanlı Camisi. Üstü 8 m çapında kiremit kaplı bir kubbe ile örtülmüş, minaresiz ve kare planlı halk arasında Çarşı Cami olarakta biliniyor. Yapımında kesme taş ve tuğla kullanılmış. Cami içine girmiyorum ama eşim bakıyor, içerisi oldukça sade ve gösterişsizmiş.
Osmanlının en eski camisi olması benim oldukça ilgimi çekiyor, restorasyon sonrası durumu oldukça iyi görünüyor ama benim ülkemizde yapılan restorasyonlara karşı bir antipatim var, biz de restorasyon anlayışı kırık dökük yerlerin arasını harçla doldurmak ve her şeyin üzerine sıva çekmek. Bu sıva olayına acayip karşıyım tamam binayı onar ama bırak eski halini korusun ilk yapıldığı zamanki taşı, tuğlayı işlemeyi görelim her şeyin üzerini kapamaya öylesine alışkınız ki bu durum oldukça üzücü benim için. Yurt dışında ise restorasyona çok daha fazla önem veriliyor ve aslına uygun olması için tonla para dökülüyor bu da turisti çekiyor ve ülke para kazanıyor. Yatırımı doğru yapmanın ülke geleceğine etkisi çok büyük. Belki de okuduğum bölümün de etkisiyle turizm benim için önemli, doğru yapmadığımız içinde çok üzülüyorum ama en çok tarihimizi yok etmeye bu kadar meraklı olduğumuz için üzülüyorum. İstanbul içinde bile bir çok yerdeki tarihi binalar doğru bir onarım sürecinden geçmiyor kötü ve basit bir görüntü ortaya seriyor. Bu konudaki serzenişlerimden sonra Çinili cami yada Yeşil Cami olarak ta bilinen İznik’in en güzel Camisi’ni görmek için yolumuza devam ediyoruz.
İznik gezimizin ikinci yarısını ise bir sonraki yazımda paylaşacağım. Anlatılacak o kadar çok şey var ki hepsini tek bir yazıya sığdırmak mümkün olmuyor. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere…
gezente.com@gmail.com dan bize ulaşabilirsiniz..
Related Posts
About gezente
Gezente; Sitede ki gezi yazıları ve fotoğraflarının sahibi, aynı zamanda gezmeyi ve fotoğraf çekmeyi bir tutku derecesinde seven biri. Profosyonel düğün ve doğum fotoğrafçısı olarak çalışıyor. Evli ve Mishka isimli dünya tatlısı bir kedi sahibi. Hem çok okur hem çok yazar bir kişilik olması dışında farklı ülkeler ve şehirlerde kendi ruhundan bir parça bulabildiğine inanmakta. İnsanlarla sohbet etmeyi ve gittiği her yerin hikayelerini dinlemeyi de seviyor. Bunda hayalperest olmasının da bir payı olduğunu düşünüyor. Hiç bir şehir hikayesiz yaşanmaz ise her şehir de bir hikaye yaşamayı ve yaşanmışlıkları anlatmayı da istiyor. Hayali ise adam olacak çocuk programını izlediği yıllarda hayranı olduğu Barış Manço gibi dünyayı dolaşmak. Kim bilir belki de bu hayal gerçek olur.