- Üsküp’te Bir Doğa Harikası; Matka Kanyonu ve Milenyum Haçı
- Ucuza Seyahat- 1 Günde Üsküp Nasıl Gezilir? Üsküp Gezi Rehberi
- Parma-İtalya Gezilecek Yerler-Alışveriş Rehberi
- Bologna-İtalya Gezilecek Yerler- Nerede Ne yenir?
- Basel Gezilecek Yerler -İsviçre Noel Pazarları
- Strazburg Gezi Rehberi – Gezilecek Yerler
- Heidelberg Gezi Rehberi – Almanya’nın Romantik Şehri
- Stuttgart Gezi Rehberi
- Avrupanın En İyi Noel Pazarları ; Eugisheim-Fransa
- Avrupanın En İyi Noel Pazarları; Colmar-Fransa
Zincirli Köprü (Chain Bridge)-Budapeşte
Budapeşte’nin en güzel manzaraları tabiki Tuna Nehri üzerindeki köprüler ve onların fotoğrafları bana göre. Biz de Tuna nehri kıyısında yürüyüş yaparak Chain Bridge‘e geliyoruz. Buranın bir çok ismi var Chain Bridge (Zincirli Köprü), Aslanlı Köprü, Széchenyi Bridge, Lánchid… artık ne derseniz.
Lanchid; Zincirli Köprü’nün Macarcası, Széchenyi ; Köprü fikrini ortaya atan kişi Kont István Széchenyi’ ye ithafen konuluyor, Aslanlı Köprü malum köprü girişindeki aslan heykellerinden dolayı, Chain Bridge’te Zincirli Köprü’nün ingilizcesi. Ben Aslanlı Köprü yada Zincirli Köprü diyorum, siz de seçip beğenip istediğiniz adı verebilirsiniz 🙂
İsim karmaşası bir yana kendisi oldukça şahane bir köprü olduğundan köprü hakkındaki efsaneyi paylaşayım sizinle. Kont István Széchenyi babasını kaybedince cenazesini almak için nehirin karşı tarafına geçmek istiyor ama nehir o dönemde yazın dubalardan oluşan geçici bir köprü ile kışın ise nehrin donmasıyla oluşan buz tabakasından geçilerek kullanılıyor. Kont günlerce beklemek zorunda kalınca buraya bir köprü yapılması gerektiğini söyleyerek finansal destek sağlıyor. Bir ingiliz mühendis olan William Tierney Clark ile anlaşılıyor ve ondan bir köprü tasarlaması isteniyor.
Mühendiste daha önce İngiltere’de yaptığı bir köprüden esinlenerek daha da mükemmelleştirip bu köprüyü tasarlıyor. İngilterede yapılıp, parçalara ayrılarak Budapeşte’ye taşınıp burada birleştirilen köprü 1849’da açılırken Mühendis yaptığı işten çok gurur duyuyor ve böbürlenerek bu köprüde bir kusur bulursanız ben de kendimi köprüden aşağı atarım diyor. Açılışa gelen çocuklardan biri aslan heykellerini göstererek “-Aslanların dili yok” diye bağırıyor. Bakıyorlar ki gerçekten de görünmüyor, mühendiste bunun üzerine köprüden kendini aşağıya atıyor ve intihar ediyor. Bir çok kaynakta aslında mühendisin ölmediği açıkça söyleniyor hem gerçek ölüm tarihi uyuşmadığından hem de köprü biri buradan atlasa da ölünecek kadar yüksek olmadığından, ayrıca aslanlarında dili olduğu ama bizim baktığımız açıdan görünmediğini söylüyorlar. Yani bu da bir şehir efsanesi ama ben hikaye dinlemeyi severim o yüzden hoşuma gidiyor. En azından adam sözünde durmuş atlamış bazı ülkelerde! ne facialar oluyor da kimse suçu üzerine almıyor nedense.
Şehir efsaneleri bir yana köprü hakkında bir kaç bilgi vermek gerekirse 1949 yılında yapımı tamamlanıp kullanıma açılıyor, 202 metrelik uzunluğu ile Buda ile Peşte’yi bir birine bağlayan ilk bağlantı yolu olmasıyla ayrı bir öneme sahip.
Fikir babası Kont István Széchenyi, en büyük finans destekçilerinden biri Yunanlı tüccar Georgios Sinas (ki kendisi köprünün diğer tarafına adını yazdırıyor, parayı verdim adımı yazacaksınız der gibi ) Mühendis William Tierney Clark. Köprü yaz aylarında hafta sonu trafiğe kapatılıp etrafında etkinlikler düzenleniyor. Bizim bulunduğumuz sırada gündüz trafiğe kapalıydı ama akşamları araçlar üzerinden geçebiliyordu.Biz de Budapeşte’nin en güzel köprüsünden geçmek için sabırsızlanıyoruz. Öncelikle köprünün girişinde bulunan ve köprüyü koruduğu söylenen aslan heykellerine dilleri var mı diye bakıyorum ama ağızlarının içi karanlık olduğundan açıkçası var mı yok mu anlayamıyorum.
Süspansiyonlu yapısıyla o dönemlerin mühendislik harikası olan köprüyü bizde çok seviyoruz. Buraya ayrı bir güzellik katıyor doğrusu. 18 Ocak 1945’de İkinci Dünya Savaşı sırasında yerle bir edilen köprü daha sonra 1949 da yeniden aslına uygun olarak inşa ediliyor. Almanlarında savaş sırasında bombalamadıkları güzel bir köprü yok hangi ülkeye gitsek köprü bir şekilde bombalanmış ve sonradan yeniden yapılmış oluyor.
Köprüye Buda tarafından 19 nolu tramvay ile Peşte tarafından ise 2 numaralı tramvay ile ulaşabiliyorsunuz. Ya da bizim yaptığımız gibi bir rota izlerseniz Tuna nehri manzarasını izleyerek ve yürüyerekte ulaşabiliyorusunuz. (Tuna nehri yazısı için tık tık ) Köprünün üzerinden diğer tarafa kadar geçip iki tarafında manzarasını izlemenizi öneriyorum. Biz köprüden ertesi gün yeniden geçerek Kale tarafına gidiyoruz ve orada tepeden ve farklı noktalardan köprüyü görme imkanına sahip oluyoruz. Daha sonra bir de Tuna nehri tekne gezisinde köprünün altından geçerek köprüyü her açıdan bolca görüp fotoğraflıyoruz. Bunu mutlaka denemenizi öneriyorum kale tarafındaki gezimizi ve tekne gezimizi daha sonra paylaşıyor olacağım oralarda da oldukça keyifli zamanlar geçiriyoruz.
Buraya kadar geldiyseniz aşağıdan yukarıdan tepeden her açıdan gündüz köprüyü gördüyseniz size akşam ışıklandırıldığında da burada kalmanızı ve bir de gece harika ışıklandırılmasıyla görmenizi tavsiye ediyorum. Şehirleri mutlaka gece de farklı noktalardan görmeye çalışıyorum, gündüz bize başka bir enerji veren yerler geceleri ayrı bir romantik olabiliyor. Sevgiliniz veya eşinizle gelip bu tarafta ki restoranlardan birinde yemek yerken bu anların tadını çıkartabilirsiniz. Çok keyifli ve huzur dolu anlar olacağından eminim.
Gece oradan ayrılmadan önce biraz uzun pozlama yaparak çektiğim son fotoğrafı ayrı seviyorum bize Budapeşte’den son bir hatıra gibi. Tuna nehri boyunca yürümeye devam ediyoruz ve akşamın keyfini çıkartıyoruz. Diğer köprüleri de bir sonraki yazımda paylaşacağım. (Fikirlerinizi ve önerilerinizi veya sorularınızı yorum olarak bırakabilirsiniz.) Herkese mutlu haftalar.
Related Posts
About gezente
Gezente; Sitede ki gezi yazıları ve fotoğraflarının sahibi, aynı zamanda gezmeyi ve fotoğraf çekmeyi bir tutku derecesinde seven biri. Profosyonel düğün ve doğum fotoğrafçısı olarak çalışıyor. Evli ve Mishka isimli dünya tatlısı bir kedi sahibi. Hem çok okur hem çok yazar bir kişilik olması dışında farklı ülkeler ve şehirlerde kendi ruhundan bir parça bulabildiğine inanmakta. İnsanlarla sohbet etmeyi ve gittiği her yerin hikayelerini dinlemeyi de seviyor. Bunda hayalperest olmasının da bir payı olduğunu düşünüyor. Hiç bir şehir hikayesiz yaşanmaz ise her şehir de bir hikaye yaşamayı ve yaşanmışlıkları anlatmayı da istiyor. Hayali ise adam olacak çocuk programını izlediği yıllarda hayranı olduğu Barış Manço gibi dünyayı dolaşmak. Kim bilir belki de bu hayal gerçek olur.