- Üsküp’te Bir Doğa Harikası; Matka Kanyonu ve Milenyum Haçı
- Ucuza Seyahat- 1 Günde Üsküp Nasıl Gezilir? Üsküp Gezi Rehberi
- Parma-İtalya Gezilecek Yerler-Alışveriş Rehberi
- Bologna-İtalya Gezilecek Yerler- Nerede Ne yenir?
- Basel Gezilecek Yerler -İsviçre Noel Pazarları
- Strazburg Gezi Rehberi – Gezilecek Yerler
- Heidelberg Gezi Rehberi – Almanya’nın Romantik Şehri
- Stuttgart Gezi Rehberi
- Avrupanın En İyi Noel Pazarları ; Eugisheim-Fransa
- Avrupanın En İyi Noel Pazarları; Colmar-Fransa
Mimar Sinan’ın Ustalık Eseri; Selimiye Cami
Geçen haftalarda Fotoğraf çekimleri için Edirne‘ye gittik. Bu benim Edirne’ye ikinci gidişim aslında ama geçen yaz yaptığım seyahati yazmaya bir türlü fırsat bulamamış sonradan da yazmaktan vazgeçmiştim. Yazmaya fırsat bulamadığım ama önceden gezdiğim o kadar çok şehir var ki. Fotoğraflarını beğenmediğim ya da aradan zaman geçtiği için bir türlü elim yazmaya gitmiyor bazen. Edirne gezisi de ikinci kez arada kaynamasın diye fotoğraf çekmekten fırsat bulduğum bir günde yazıyı hazırlamak istedim. Edirne’ye günü birlik gidip geldik bu nedenle zamanımızın çoğu yolda geçeceğinden sabah 7:30 da yola çıktık. Yolculuk boyunca oldukça eğlendik Edirne’ye gideceğimizden dolayı herkeste ayrı bir hava vardı, otobüste yaşı epeyce ilerlemiş olsa da (bir amca diyelim) parmaklarına zil takıp oynamaya başlayan birini görünce oldukça güldüm. Uzun süren bir yolculuk sonunda 11’e doğru nihayet Edirne’ye varmış olduk. Aslında 1 saat önce orada olmamız gerekiyordu ama tura katılacakları durakta çok uzun süre bekleyince süreç uzadı.
İlk olarak fotoğraf gezisi grubu ile toplu fotoğraflar çekildik sonra hepimiz serbest bırakıldık. Önce eşimle Selimiye Arastası’na girdik. Burada bir çok dükkan var. Selimiye Arastası Sultan III.Murat zamanında Selimiye Camisi’ne gelir sağlamak amacıyla yaptırılmış. Boyu 225 metre, 73 kemeri ve 4 kapısı var.Aralıklı olarak uzun dönemli restorasyonlar geçirmiş. 124 dükkanlı bu alışveriş cenneti tüm turistlerin ilgi odağı. Özellikle Edirne’ye özgü meyveli sabunlardan almak isterseniz küçük boyları 5 ile 7 tl den başlayan 30 tl’lere kadar varan fiyatlardaki sabunlardan almalısınız. Geçen yaz bu çarşıdan oldukça fazla hediyelik aldığımdan bu sefer bir şey satın almadım. Ama rengarenk sabunları, el işi örneklerini, havluları, aynalı çalı süpürgelerini ve şekerleri görmek ve fotoğraf çekmek için görülmesi gereken çok hareketli bir yer.
Buradan ayrılıp Mimar Sinan’ın ustalık eserim diyerek övündüğü Selimiye Camisi’ne girdik. Mimar Sinan’ın bu kadar övünmesinin tabiki sebepleri var bunu Cami’yi gördüğünüzde daha iyi anlıyorsunuz. Edirne’nin en yüksek tepesine inşa edilen Cami Kanuni Sultan Süleyman‘ın oğlu 2. Selim’in emri ile yapılmış. Cami’yi diğerlerinden ayıran ve bu kadar önemli yapan nedenlerden biri tek kubbeli oluşu. Kubbe 31,28 m çapında olup Süleymaniye ve Ayasofya‘dan dahi büyük. Tek kubbeli yapısıyla Allah’ın birliğini, pencerelerinin beş kademi oluşu İslam’ın beş şartını, 99 penceresi Cenab-ı Hakkın 99 adını, vaaz kürsülerinin 4 tane olması 4 hak mezhebi, külliyenin toplam 32 kapısının olması İslam’ın 32 farzını, minarelerinin 6 yolunun olması imanın 6 şartını, minarelerinde toplam 12 şerefenin bulunması da 2. Selim’in Osmanlı’nın 12. Padişahı olmasını simgeler. Özellikle tek kubbeli yapısının büyüklüğü ve matematiksel olarak yapılmasının 13 bilinmeyenli denklemi çözmek için, Mimar Sinan’ın çözümü bulmak için 4 ana işlemden farklı 5. bir işlem geliştirdiği ve bunu kullandığı söylenir.
Mimar Sinan şerefelere çıkan merdivenleri de oldukça farklı yapmış. 3 şerefeye çıkan 3 kişi de merdivenlerde birbirini görmüyor taaki en yukarıya çıkana dek. Her anlamda mimari dehasını konuşturan Mimar Sinan farklı çözümlerle Cami’nin bu güne dek yıkılmadan hatta tek bir çatlak bile almadan gelmesini sağlamış. Cami yüksek bir yere yapılması ve ihtişamlı yüksekliği ile Rodop Dağları‘ndan ve Uzunköprü‘nün Süleymaniye Köyü‘nden bile görülebilmekte. İçine girdiğinizde tek kubbeli yapısı, gözünüzün gördüğü halde algılayamadığı bir büyüklük duygusu oluşturuyor.
Gerçekten çok büyük ve ferah bir yer, fotoğraf çekmek için oldukça geniş açılı bir lens gerekir. Ben de bir kaç farklı kare çekip onları panoramik bir açıyla gösterebileceğim açılar peşindeyim. Bir süre içeride fotoğraf çekiyorum. Bir süre oturup detayları izliyorum, Mimar Sinan’ın aklından geçenleri anlamaya çalışıyorum. Mimar Sinan’a büyük bir hayranlık duyduğumdan daha önceki yazılarımda da bahsetmişimdir. Benim için çok özel bir yeri var ve onun eserleriyle ilgili kitaplar okumaktan oldukça keyif alıyorum. Sadece Mimar Sinan’ın İstanbul’daki eserlerini anlatan bir kitap hediye etmişti eşim bir süre önce ve kitabı bir kaç kere okuduğumu söyleyebilirim. Okudukça dehasına her seferinde bir kez daha saygı duyuyorum, sanırım gelmiş geçmiş en büyük yeteneklerimizden biri.
Cami içinde çektiğim aşağıdaki dikey Panoramik fotoğraf belki büyüklüğü hakkında size fikir verebilir. İnsanların fotoğraftaki yeri ve Caminin boyutlarını gerçekten ihtişamlı bir şekilde ortaya çıkarıyor.
Caminin içi İznik çinileriyle süslenmiş. Malesef ki çinilerin bir kısmı 1877-78 Osmanlı-Rus savaşında, Rus generali Skobelef tarafından sökülerek Moskova‘ya götürülmüş.
Kubbedeki işlemelerin güzelliğin ise seyrine doymak mümkün değil. Osmanlı zamanında yapılan bir çok eser hattatların elinde ayrı bir ruha bürünüyor sanki. Bunda dönemin genellikle en becerikli ustalarının elinden çıkmış olmalarının avantajı var. Cami’nin kuzeye, güneye ve avluya açılan 3 kapısı var. Revaklar ve kubbelerle süslü avlunun ortasında mermerden işlenmiş çok güzel bir şadırvan var.
Dış avluda ise Sıbyan Mektebi, Darül Kurra, Darül Hadis, medrese, imaret bulunuyor. Sıbyan Mektebi günümüzde Çocuk Kütüphanesi, medrese ise müze olarak kullanılıyor. Mimar Sinan’ın ustalık eseri bu güzel yapı, bugün bile benzerlerinden ayrılıyor. Yolunuz Edirne’ye düşerse uğramadan geçmeyeceğinizi düşünüyorum ve şiddetle tavsiye ediyorum. Hem mimari anlamda hemde manevi boyutta ayrı bir güzelliği ve yeri var.
Related Posts
About gezente
Gezente; Sitede ki gezi yazıları ve fotoğraflarının sahibi, aynı zamanda gezmeyi ve fotoğraf çekmeyi bir tutku derecesinde seven biri. Profosyonel düğün ve doğum fotoğrafçısı olarak çalışıyor. Evli ve Mishka isimli dünya tatlısı bir kedi sahibi. Hem çok okur hem çok yazar bir kişilik olması dışında farklı ülkeler ve şehirlerde kendi ruhundan bir parça bulabildiğine inanmakta. İnsanlarla sohbet etmeyi ve gittiği her yerin hikayelerini dinlemeyi de seviyor. Bunda hayalperest olmasının da bir payı olduğunu düşünüyor. Hiç bir şehir hikayesiz yaşanmaz ise her şehir de bir hikaye yaşamayı ve yaşanmışlıkları anlatmayı da istiyor. Hayali ise adam olacak çocuk programını izlediği yıllarda hayranı olduğu Barış Manço gibi dünyayı dolaşmak. Kim bilir belki de bu hayal gerçek olur.