- Üsküp’te Bir Doğa Harikası; Matka Kanyonu ve Milenyum Haçı
- Ucuza Seyahat- 1 Günde Üsküp Nasıl Gezilir? Üsküp Gezi Rehberi
- Parma-İtalya Gezilecek Yerler-Alışveriş Rehberi
- Bologna-İtalya Gezilecek Yerler- Nerede Ne yenir?
- Basel Gezilecek Yerler -İsviçre Noel Pazarları
- Strazburg Gezi Rehberi – Gezilecek Yerler
- Heidelberg Gezi Rehberi – Almanya’nın Romantik Şehri
- Stuttgart Gezi Rehberi
- Avrupanın En İyi Noel Pazarları ; Eugisheim-Fransa
- Avrupanın En İyi Noel Pazarları; Colmar-Fransa
Bir Duvarın İkiye Böldüğü Şehir – Berlin Gezi Rehberi
Almanya gezimiz devam ediyor bu sabah Berlin‘e gideceğiz. Hamburg şehrini 1 günde gezdikten sonra (Hamburg yazısı için tıklayın) Almanya’nın başkentine gitmek için sabah Hamburg’ta otelden erkenden ayrılıyoruz. 6:55 trenine biniyoruz , tren 9:41 de Berlin’e varıyor. Bizim yanımızda sadece 1 sırt çantası olduğundan hafifte olsa onu Tren garındaki dolaplara bırakmaya karar veriyoruz. Öncelikle tabelalardan kilit işaretini takip edip dolapların olduğu yeri buluyoruz. Bırakmak istediğiniz valizin boyutuna göre 4,6,12 euro arasında değişen fiyatları var. En küçük dolabı açıp çantayı yerleştirdikten sonra 4 euro atıyoruz anahtarı çeviriyoruz ve yanımıza alıyoruz dolabımız kilitlenmiş oluyor. Burada ufak bir hatırlatma yapmak istiyorum, burada dolap kilitlerinin bazıları bozuk siz parayı atınca, paranız alta düşüyor ve dolap kilitlenmiyor buna dikkat edin para bölmesine düşen paranız olmadığına ve dolabın kilitli olduğuna emin olun. Biz çantayı bırakırken hırpani görünüşlü biri geldi bütün dolapları tek tek kontrol etti para varmı diye.
Dolaba çantayı bırakıp çıkıyoruz, tren garının hemen önünden kalkan Alexanderplatz yazan otobüse atlıyoruz, şöföre soruyoruz meydana kadar gidiyormuş. Biletler 2,5 euro.
Seyahatlerim sırasında artık Vlogta çekiyorum ve Youtube kanalımda yayınlıyorum. Tüm tatilimizi çektiğim vloglarımı ve daha sonra yapacağımız gezilerimizi izlemek için Youtube Kanalıma Buradan tıklayarak abone olabilirsiniz. Youtube kanalımın adı da : Gezente.
Berlin Vlogumu aşağıdaki videodan da izleyebilirsiniz.
Berlin’i de Hamburg gibi 1 günde gezeceğimizden derinlemesine bir geziden ziyade aslında Panoramik bir Berlin turu yapacağız diyebilirim. 1 günde genel olarak şehri gezeceğiz ama müzelere ve önemli binalara girmeye vaktimiz pek olmayacağından belirli yerlere girilecek şekilde planımı yapıyorum. Eğer sizin daha fazla zamanınız varsa anlattığım yerleri daha detaylı gezebilirsiniz.
Alexanderplatz; Ulasım:U2,U5,U8 nolu metro hattı, M4,M5,M6 nolu tramvay hattı, 100,200 nolu otobusler veya N5 nolu gece otobusleri ile gelebilirsiniz. 1805 yılında Çar I. Alexander’ın adı verildiğinden Alexanderplatz deniyor. Tren istasyonu, Galeria Kaufhof alışveriş merkezi ve Park-Inn Berlin Hotel tarafından çevrelenmiş bir meydan. Mitte bölgesinin en bilinen, merkezi meydanı, genellikle çok bilinen bir buluşma noktası. Özelliklede Tv kulesinin orası tam bir Taksim Meydanında buluşma yeri gibi. Otobüs durağında inip bir pasajdan geçerek Tv Kulesinin önüne geliyoruz.
Fernsehturm (Tv Kulesi) TV kulesine çıkmak istiyorsanız ücret 12,5 Euro. Gece çıkmak istersenizde 24:00 e kadar açık. İsterseniz 297 m. yükseklikteki gözlem katından şehrin manzarasını izleyebilir, dönen restoranda bişeyler içebilirsiniz.
Tv kulesinin arkasındaki Meydanda Neptün Çeşmesi bulunuyor, İtalyanlardan esinlenerek yapılan bir çeşme. Burada durduğunuzda Neptün Çeşmesini, Belediye binasını,T v kulesini arkasında Marienkirche‘ü görüyoruz.
Marienkirche (Azize Meryem Kilisesi) Alexanderplatz’ın hemen yanında Karl-Liebknecht-Straße üzerinde. Yapım tarihi tam bilinmemekle birlikte, Alman kayıtlarında ilk olarak 1292 yılında isminegeçiyor ve 13. yy başlarında yapıldığı düşünülüyor.
Neptün Çeşmesi; Reinhold Begas tarafından tasarlanıyor, Roma mitolojisindeki su ve deniz tanrısı Neptün ile etrafını çevreleyen dört kadın heykeli süslüyor. Bu kadın heykeller, çeşmenin yapıldığı 19. yüzyılda Prusya olarak adlandırılan Almanya’nın 4 büyük ırmağını simgeliyor : Oder, Vistula, Rhine ve Lebe.
Berliner Rathaus: Kırmızı tuğlalardan yapıldığı için Kırmızı Belediye Binası da deniyor. Yapımı 19. yüzyılda tamamlanan bu tarihi yapıyı gezmek ücretsiz. Ancak içeride sadece belirli kısımları görebiliyorsunuz, diğer kısımlara geçmek yasak. Biz belediye binasının içine girip kısa bir tur atıyoruz. İçeride bir kupanın sergilendiği bölüm, devlet başkanı ile ilgili eşyaların olduğu bir kısım ve küçük hollerden oluşan bir bölüm var. Bence girişteki merdivenlerin olduğu yer en görülmesi gereken bölüm. Ufak bir tur atıp çıkıyoruz.
Buradan Berlin Doma gidiyoruz yürüyerek 15 dk. sürüyor. Yol üzerinde bir yerde de yemek yiyoruz. Servis çok yavaş yemekleri de ortalama düzeyde olduğundan pek anlatmaya değer bulmuyorum.
Berliner Dom (Berlin Katedrali): Alman imparatoru Kaiser Wilhelm II tarafından 1894-1905 yılları arasında yapılan bu katedral Berlin’in en büyük ve en etkileyici yapısı. Katedral her yıl 100’den fazla konsere ve etkinliğe ev sahipliği yapıyor. Yapımında birden fazla mimari tarz kullanılıyor. Barok’tan Neoklasik’e Rönesans’tan, Gotik’e birçok üslubun karışımı. Çalışma Saatleri: Pazartesiden Cumartesiye 9.00 – 20.00 arası, Pazarları ve tatil zamanları 12.00 – 20.00 saatleri arası açık. Giriş tam 7 Euro, indirimli 5 Euro, Rehberli tur da artı 3 Euro.
Asıl görülmesi gereken kısım bence içi gezildikten sonra birde yukarıya çıkıp şehri tepeden izlemek. Biz bilet almak için kuyruğa giriyoruz, o kadar uzun bir kuyruk var ki başı sonu görünmüyor. Biraz bekledikten sonra burada çok vakit harcayacağımıza bu şekilde şehri 1 günde gezemeyeceğimize karar verip girmekten vazgeçiyoruz. Sanırım girmek istesek 2 saat kuyruk beklerdik. Ama vaktiniz varsa kesinlikle içini görmenizi tavsiye ederim, ben fotoğraflarını gördüğümde çok etkileniyorum.
Berliner Dom’u güzel bir açıdan fotoğraflamak istiyorsanız Katedralin arkasında bir nehir var onun karşı tarafında çeşitli heykeller yer alıyor. Katedrali seyrediyormuş gibi yapılan bu kadın ve erkek heykelleri bence fotoğraf çekmek için çok ideal bir nokta.
Ayrıca bu nehir üzerinde tekne turları da yapılıyor vaktiniz varsa bunlara da katılmanızı tavsiye ederim. Tekne turları her zaman keyifli olmuştur.
Katedralin yan tarafı Museumsinsel ( Müzeler Adası ) Burada bir çok önemli müze bulunuyor en güzel yanı bunların hepsinin bir arada olması gezerken bu şekilde hiç zorlanmıyorsunuz. Müzeler Adası Bodestrasse Caddesi, Mitte semtinde; tüm müzeler için tam bilet 18 euro, indirimli ücret 9 euro. S5, S7, S75 S-Bahn trenleri; 100, 200, N2 otobüsleri; 12 ve M2 tramvayları geçiyor. Almanya gezi rotası için mutlaka görülmesi gereken bir yer.
Müzeler Adası; Spree Nehri’nin üzerinde oluşturulmuş ve içerisinde 5 adet müzeyi barındıran bir ada. Bunlardan Alte Nationalgalerie ‘de daha çok 19. yüzyıl Alman tabloları, Altes Museum ‘da antik Yunan ve Roma dönemi eserleri, Bode Museum ‘da Bizans dönemine ait eserler, Neues Museum ‘da ise Mısır koleksiyonları ve çeşitli tarih öncesi arkeolojik eserler bulunuyor.
Pergamonmuseum yani Türkçe ismi ile Bergama Müzesi, Berlin’in en çok ziyaret edilen en gözde müzesi. Müzeler Adası’nda yer alıyor, 1910’da kurulmuş. Müze adasındaki en önemli müze ise şüphesiz Pergamon Museum. Bergama’dan çalınıpta getirilmiş resmen kocaman bir Bergama şehri bu müzede bulunuyor. En çok üzüldüğüm kısım bu müzeyi de gezememiş olmak. Yine kuyruklar ve kalabalık bir de yenileme çalışmaları nedeniyle müzede Bergama’dan gelenlerin sergilendiği bölümün 2025/26’e kadar kapalı olması bizimde vazgeçmemize neden oluyor. Sanırım Berlin’e sırf bunları görmek için yeniden gelinebilir. Kalıcı koleksiyonunda olan ünlü eserler; zamanında Türkiye’deki Bergama‘dan Almanya’ya para karşılığı tabir-i caiz ise satılan Zeus Sunağı ve Babil’in meşhur İştar Kapısı. Perşembe günleri 10.00-20.00 diğer her gün 10.00-18.00 arası ziyarete açık.
Altes Museum (Eski Müze): Giriş 10 euro. Prusya Kraliyet Ailesi’ne ait sanat eserlerini sergilemek amaçlı mimar Karl Friedrich Schinkel tarafından tasarlanmış müzenin yapımı 1830’da tamamlanıyor. Kraliyet ailesinin sanat koleksiyonunu halka açmak amaçlı açıldığından ismi ilk başlarda Kraliyet Müzesi iken 1845’te ismi değiştiriliyor. Müze Berlin Kathedrali’ne 2 dakika yürüme mesafesinde.
Alte Nationalgalerie (Eski Ulusal Galeri): Sanatseverler için Berlin’de gidilmesi gereken ilk müzelerden. Bodestrasse’de yer alıyor. Galeride Almanya’nın 19. yüzyıla ait eserleri var. Monet ve Caspar David Friedrich’in ünlü eserlerini de görebilirsiniz. Pazartesileri kapalı, Perşembe günleri 10.00-20.00, diğer günler ise 10.00-18.00 saatleri arasında açık. Sırf bu müze için bilet alacaksanız normal fiyatı 10 Euro, indirimli fiyatı 5 Euro. Museum Island’daki bütün müzelere girmek için olan biletin ise normal fiyatı 18 Euro, indirimlisi 9 Euro.
Neues Museum (Yeni Müze): Neues Museum’da meşhur Kraliçe Nefertiti’nin Büstü var. Taş devrinden Ortaçağ’a kadar Mısır ağırlıklı olmak üzere birçok milletin eserlerini inceleyebilirsiniz. Biletle beraber ücretsiz audio-guide alabiliyorsunuz. Müze perşembe günleri 10.00-20.00, diğer günler 10.00-18.00 saatlerinde açık. Müzenin ayrı olan Çin-Mısır bölümüne normal bilet fiyatı 14 Euro, indirimli ise 7 Euro. Müzeye genel giriş ise 12 Euro,
Meydandan ayrılıp biraz daha yürüyoruz ve Gendermenmarkt‘a geliyoruz.
Gendarmenmarkt: Kent merkezindeki meydanda Alman Katedrali (Deutscher Dom) ile Fransız Katedrali (Französischer Dom) karşılıklı birbirine bakıyor. Meydanın diğer iki tarafından biri cadde, diğerinde ise Konzerthaus konser salonu bulunuyor. Caddeden karşıya geçmeden bu üç binayı da yolun karşısından fotoğraflarsanız üçünüde aynı kadraja alabilirsiniz. Burası da bizim dışarıdan görmeyi hedeflediğimiz yerlerden.
Buradan da Checkpoint Charlie‘ye gidiyoruz. (Checkpoint C) Kontrol Noktası, Berlin Duvarı ile ayrılan şehirde, batı tarafında ABD askerlerinin, doğu tarafında ise Sovyet askerlerinin nöbet tuttuğu Soğuk Savaş döneminden kalma en ikonik noktalardan. Berlin Duvarı’nın üzerindeki 3 geçiş kapılarından biri. Batı Almanya’dan bir yetkilinin Doğu Berlin’e girmesine izin verilmemesinin ardından, tankların sınıra dizilmesi ile Soğuk Savaşı’n en gergin günlerinden birinin yaşandığı günün anısına şuan sembolik olarak Amerikan askerlerinin beklediği yer. Şuan Turistlerden belirli bir para karşılığı fotoğraf çektirme hizmeti veriyor.
Oldukça kalabalık bir yer olduğunu düşününce iyi bir gelir kapısı. Sanırım kişi başı 5 euro gibi bir ücret istiyorlar onlarla fotoğraf çekilmek isterseniz. Şuan gördüğümüz Gözetleme kulesi de aslında bir replika aslı bir müzede sergileniyor, aslında herşey turistler için düzelenmiş bir nevi para tuzağı 🙂
Buradan Berlin de yemek denince akla gelen ilk isimlerden dönerci Mustafa’s Gemüse Kebap‘a gidiyoruz. Bunun için metroya binip Mehringdamm durağında iniyoruz. Burası bir büfe ama namı tüm Almanya’ya yayılmış durumda. Berlin denince akla gelen yerlerden biri oluvermiş nedense. Bizde kuruğa girip bir dürüm bir ekmek arası döner alıyoruz ve neden bu kadar ünlü olduğunu anlıyoruz. İçi dopdolu ve dönerin tadı çok güzel. Geldiğinize de verdiğiniz paraya da değiyor biz beğeniyoruz açıkçası, bu kadar kalabalık olduğuana göre genel olarak sevilen bir yer. Burayı da Berlin notlarınıza ekleyin derim.
Unter der Linden: Ihlamurlar Altında Bu cadde isminin Türkçe karşılığı “Ihlamurlar Altında”. Berlin Katedrali’nden ta Brandenburger Tor’a uzanan gezilesi cadde. Etrafında güzel cafeler bulunuyor. Bu yoldan yürüyerek
Brandenburger Gate (Brandenburg Kapısı)Berlin Kapısı na ulaşıyoruz. Dilerseniz U-Bahn- Brandenburger Tor durağında inip yürüyerekte buraya gelebilirsiniz. 17. yüzyılda yapılan ve şehrin giriş kapısı olan kullanılan kapı şuan yine Berlin’in simgelerinden biri haline gelmiş. Akşam ışıklandıılması da güzel görünüyor. Önü her daim oldukça kalabalık olan bu kapının önünde fotoğraf çekilmek çok zor. Biz bir kaç kere çekiliyoruz ama hep sağdan soldan çıkan kafalardan fotoğrafta kendimizi neredeyse göremiyoruz. O sırada hava kararıyor yağmur bulutları toplanıyor hafif yağmur atıştırınca herkes kaçışıyor ben de bunu fırsat bilip hemen bir fotoğraf çekilip kaçıyorum 🙂
*Eğer güne bu civarda başlayacak olursanız, Unter den Linden üzerinde bulunan Einstein Cafe’de güzel bir kahvaltı yapabilirsiniz.
Bu bölgede aynı zamanda Holocaust Memorial: Soykırım Anıtı: Memorial to the Murdered Jews of Europe da bulunuyor. Burada fotoğraf çekilmek için zaman harcayınca Reichstag (Parlamento Binası) na çıkmak için aldığım randevuya 15 dk kaldığını görüyorum. Soykırım anıtını ziyaret edemeden ayrılmak zorunda kalıyoruz.
Reichstag (Parlamento Binası) : Binanın yapımı 1894 yılında tamamlanmış, 1933’e kadar ülkenin yönetimine ev sahipliği yapmış. 1933’te binada çıkan yangını bahane ederek Hitler’in yönetime el koymuş. Nazi yönetimi boyunca bina kullanılmamış. Berlin’in bölündükten sonra Berlin Duvarı’nın bir kaç metre ötesinde, Batı tarafında kalmış. Büyük bir restorasyon geçiren bina 1933’ten sonra ilk defa tekrar 1999’te parlemento binası olarak kullanulmaya başlanmış. Eklenen tek şey binanın şimdiki en büyük özelliği olan binanın tepesindeki 360 derece Berlin’i gören cam kubbe olmuş. Kubbe, görselliğinin güzel olması dışında, yağmur sularının arıtıp kullanımı ve güneş panellerinden elde edilen elektrikle çok amaçlı bir yer.
Parlemanto Binasında camlı bölmeye çıkmak için önce internetten başvuru yapıyorsunuz size gelen maili onayladıktan sonra başvurnuz kabul oluyor. Gittiğinizde pasaportunuz ve internetten size gelen onay mailinin çıktısını yanınızda götürmenizi istiyorlar. Bizim gibi hepsini çantanızda bırakıp onu da tren garında kilitli dolaplarda unutmayın. Kapıdaki polisi ikna edebilmek için 2 saat dil dökmek zorunda kaldım. Pasaport ve onay mailin kopyaları telefonumuzda olmasına rağmen pasaportun kendisini görmekte ısrar ettiler veya ikinci bir kimlik istediler. Kredi kartlarımızı vs isim yazan herşeyi gösterip ikna ettik ama siz siz olun sakın unutmayın 🙂
Parlemanto Binasına girekek 2 kere güvenlik aramasından geçiyorsunuz belgelerinizi gösterdikten sonra randevu saatinize göre gruplar halinde ve bir rehber eşliğinde binaya giriyorsunuz, her aşamada camlı bölmelerde durup direk asansöre yönlendiriliyorsunuz. Oradan da sadece camlı kısma çıkan asansör ile yukarı çıkıyorsunuz burada sesli rehberler de var ve Türkçe dil seçeneği de bulunuyor bu rehberleri kullanarak belirli bölgelerde otomatik algılanıp size bina ve bölgenin tarihi hakkında bilgi veriyor. Sesli rehberler ile biz her aşamada bilgi alıp çok detaylı şekilde geziyor ve Berlin manzarasının tadını çıkartıyoruz. Burası bizim için son gezi noktası oluyor ama Berlin’de gezilecek çok nokta var size gezebileceğiniz diğer yerlerden de bahsedeyim:
Gedenkstätte Berliner Mauer anıtı Bernauer Strasse 119 numarada. Giriş ücretsiz olup S1, S2, S25 trenlerinden Nordbahnhof S-Bahn istasyonunda inilerek gidiliyor.
POTSDAMER PLATZ: Sokak aktiviteleri, müzik performansları sokak sergileriyle dolu bir yer. Bir zamanlar Doğu ve Batı Almanya olarak ayrılan Almanya’nın birleşme noktasıymış.
POTSDAMER PLATZ: Sokak aktiviteleri, müzik performansları sokak sergileriyle dolu bir yer. Bir zamanlar Doğu ve Batı Almanya olarak ayrılan Almanya’nın birleşme noktasıymış.
Charlottenburg: (Schloss Charlottenburg Sarayı) Berlin’in en büyük sarayı, foto cekmek yasak.. Giriş 8 euro 1918 e kadar 400 yıl boyunca bölgeye hükmeden Hohenzollern hanedanının Berlindeki sayılı binalarından biri. Adres: Metroyla U7 Hattı Richard Wagner Platz durağındainip ulaşılabilir.
Berlin Yahudi Müzesi: En yakın U Bahn durakları Checkpoint Charlie ve Hallesches Tor . Giriş 8 euro. Berlin Yahudi Müzesi Alman Yahudileri’nın anısına yapılmış. İki yapıdan oluşuyor, bir tanesi tarihi 18. yüzyıla dayanan eski bir mahkeme binası, diğeri ise sadece bu müze için inşa edilmiş
Kreuzberg Sokaklarında Graffiti Avına Çıkın: Burada güzel café ve barlar var. Hallesches Haus isimli dükkanda mutfak ürünleri satılıyor.
Siegessäule : Türkçe olarak Zafer Sütunu anlamına gelen anıttır ve Prusya dönemindeki askeri başarıların anısına dikilmiş.
East Side Gallery (Doğu Yakası Galerisi):East Side Gallery’e, Warschauer Straße metro istasyonunda inerek ulaşabilirsiniz. Brejnev (öpüşen adam resminin önünde kuyruk bile oluşuyormuş) Berlin Duvarı’nın yıkılmasından sonra, duvarın 1 km’den fazla kalan kısmına, tüm dünyadan toplanmış 100’ün üzerinde ressamın yaptıkları resimlerden oluşmakta. . Adres: Mühlenstraße
Oberbaum Brücke : Friedrichshain ile Kreuzberg’i birbirine bağlayan çift katlı bu köprü, Berlin’in birleşmesinin önemli sembollerindendir. Alt kattan normal motorlu taşıtlar geçerken, üst katından ise U-Bahn trenleri geçiyor.
Eğer zaman varsa Klunkerkranich’te Şehre Karşı Bir Şeyler İçin.
Sachsenhausen: Burası 1936-1945 yılları arasında 200.000 binden fazla kişinin esir tutulduğu ve binlerce kişinin öldüğü, Berlin’e yaklaşık 30km uzaklıkta bulunan bir Nazi toplama kampı.
Berlin’de zamanı olanlara Yemek yemek için benim aldığım önerileri de paylaşmak istiyorum.
Berlin’de Yeme İçme:
Bird Mitte semtinde Hmaburgerler ve etler yenilebilir.
KaDeWe :Üst katında gurme lezzetler olduğu söylenen restoran. Adres: Tauentzienstrasse 21-24
Einstein Cafe: Ne çok adını duyduk. Brandenburger Tor civarına gitmeyi planladığınız gün, yakınlarda bulunan Einstein Cafe’de güne güzel bir kahvaltıyla başlangıç yapıp, şehrin en turistik bölgelerinden birinde kazıklanmadan doyasıya karnınızı doyurabilirsiniz.
Currywurst: Şehre özgü lezzetlerden biri olan Sosisli yemek niyetindeyseniz şehrin en popülerleri olan Curry 36, Konnopke’s Imbiss ya da Curry Mitte‘ye uğrayabilirsiniz. Benim gördüklerim domuzetli olduğundan denemedim, yemiyorsanız önceden sormanızda yarar var.
California Breakfast Slam: Bloglardan birinde gördüğüm kahvaltı için baya övdükleri bir mekan. Biz denemedik ama oldukça salaş olup yemeklerin ise lezzetli olduğu söyleniyordu. Adres: Innstrasse 27
Tommi’s Burger Joint: Burgerleri lezzetliymiş öyle duyduk. Invaliden Strasse 160
Pomodorino: en leziz pizzacı
Block House: steakleri güzel diye not almışım.
Berlin’De 1 günlük kısa gezimizi biz bu şekilde sonlandırıyoruz. Mutlaka yapmak istiyorum dediğim şeylerin çoğunu yapamadan ama önemli bir çok yeri de görerek bitiriyoruz ve bir daha gelmek için kendimize nedne bulmuş oluyoruz. Berlin güzel bir şehir, tarihi ile yapılarıyla insanı etkiliyor. Buraya gelirseniz Hamburg’uda gezin derim. Önceki yazımda Hmaburg gezimizi de anlaşmıştım. Almanya’da bu tatilimizin son durağı olan Köln turumuzu da bir sonraki yazımda paylaşacağım. Berlin hakkında önerileriniz varsa yorum olarak bırakırsanız başka gitmek isteyenler içinde yararlı olabilir. Umarım yazdıklarımız sizinde işinize yarar. Herkese mutlu haftalar.
Related Posts
About gezente
Gezente; Sitede ki gezi yazıları ve fotoğraflarının sahibi, aynı zamanda gezmeyi ve fotoğraf çekmeyi bir tutku derecesinde seven biri. Profosyonel düğün ve doğum fotoğrafçısı olarak çalışıyor. Evli ve Mishka isimli dünya tatlısı bir kedi sahibi. Hem çok okur hem çok yazar bir kişilik olması dışında farklı ülkeler ve şehirlerde kendi ruhundan bir parça bulabildiğine inanmakta. İnsanlarla sohbet etmeyi ve gittiği her yerin hikayelerini dinlemeyi de seviyor. Bunda hayalperest olmasının da bir payı olduğunu düşünüyor. Hiç bir şehir hikayesiz yaşanmaz ise her şehir de bir hikaye yaşamayı ve yaşanmışlıkları anlatmayı da istiyor. Hayali ise adam olacak çocuk programını izlediği yıllarda hayranı olduğu Barış Manço gibi dünyayı dolaşmak. Kim bilir belki de bu hayal gerçek olur.