- Üsküp’te Bir Doğa Harikası; Matka Kanyonu ve Milenyum Haçı
- Ucuza Seyahat- 1 Günde Üsküp Nasıl Gezilir? Üsküp Gezi Rehberi
- Parma-İtalya Gezilecek Yerler-Alışveriş Rehberi
- Bologna-İtalya Gezilecek Yerler- Nerede Ne yenir?
- Basel Gezilecek Yerler -İsviçre Noel Pazarları
- Strazburg Gezi Rehberi – Gezilecek Yerler
- Heidelberg Gezi Rehberi – Almanya’nın Romantik Şehri
- Stuttgart Gezi Rehberi
- Avrupanın En İyi Noel Pazarları ; Eugisheim-Fransa
- Avrupanın En İyi Noel Pazarları; Colmar-Fransa
Wenceslas Meydanı ve Prag Ulusal Müzesi
Prag‘ta ikinci günümüzde sabah erkenden kalkıyoruz. İlk gün şehirde kısa bir tur atıp heyecanımızı üzerimizden atmaya çalışmıştık. Bugün ise daha detaylı dolaşmak niyetindeyiz, bunun için güne erken başlıyoruz. Apart otelimizden çıkıp yine metroya kadar yürüyoruz ve elimizi kolumuzu salllayarak metroya geçiyoruz. Ne bir turnike ne bir görevli kimse bilet vs sormuyor. Prag metrosunda ve otobüslerinde genellikle bilet kontrolü olmuyor ama yinede size denk gelirse bunun cezasını ödemek zorunda kalıyorsunuz. Bizim başımıza Prag’ta gelmiyor tabi son gün Budapeşte’de yaşayacağımız olaylardan haberimiz yok. Ben Prag’ta da bilet almalıyız diye sürekli endişe içinde olsam da eşim ve arkadaşlarımız durumdan çok memnun. Sürekli ne güzelmiş biletsiz geçiliyor diye espriler yapıp gülüyorlar. Çok gülmemek lazımmış tabi bunu acı gerçekle sonradan öğreniyoruz. Bu nedenle ben size aman da bilet almayın zaten hiiç bakan yok diye ahkam kesmek istemiyorum, sonra başınıza gelirse benden bilmeyin 🙂
Sabah metroya binip Muzeum durağında iniyoruz, ilk göreceğimiz yer Ulusal Müze ve Wenceslas Square (Vaclavske Namesti). Müze durağında inerek Wenceslas Meydanına geliyoruz. Burada Prag Ulusal Müzesi‘de var. Müze Neo Rönesans tarzında , yapımı 1818 yılında başlanıp bitimi 1890 yılına kadar sürüyor.
Müze iki binadan oluşuyor, yerel Mimar Josef Schultz tarafından yapılan bu bina aynı zamanda Ulusal kimliğin de sembolü olarak ve Prag’taki en güzel binalardan biri olarak kabul ediliyor. Her ayın ilk Pazartesi günü müzeye giriş ücretsiz. Ulusal müze önünde bir kuyruk görüyoruz, müze içinde çeşitli sergiler yer alıyor bizim ilgimizi çekmediğinden biz içeriye girmiyoruz. Giren kişilerden de çokta önemli bir şey kaçırmadığımızı öğrenince rahatlıyoruz.
Müze önünde Wenceslas Meydanı yer alıyor. Meydanın başında ise meşhur atlı heykeli St. Wencelas Monument (St. Wenceslas Anıtı) bulunuyor. Josef Václav Myslbek tarafından 1887 -1924 yılları arasında yapılan bronz heykel 5,5 ton ağırlığında. Prag’a gelen turistlerinde uğrak yeri olan bu meydanın en dikkat çeken öğelerinden biri.
Atlı heykelin hemen önünde ise yerde 1968 de Prag baharının Sovyet işgaliyle sona ermesi üzerine kendini yakan 20 yaşındaki bir öğrencinin anısına yapılmış Jan Palach Abidesi bulunuyor. Bu olay sonucu yapılan protestolar aynı zamanda Kadife Devrimi‘ne yani Çekoslavakya’da komünizmin de bitişine neden oluyor.
Wenceslas Meydanının tarihi aslında çok eskilere dayanıyor. Meydan Ortaçağda at pazarı olarak kullanılıyor. 19. yy da ise şuanki adına kavuşan meydan 750m uzunluğunda 60m genişliğinde.
Meydan gerçekten çok geniş ve uzun bu alan içinde oturup dinlenmeniz için banklar da var. Benim en çok ilgim çeken ise bu eski tramvay şeklindeki restoran oluyor. Dışında masalarda oturup hem meydanın tadını çıkartabiliyor hem de burada yemek yiyebiliyorsunuz.
Meydanın da etrafı bir çok ünlü mağaza, restoran ve cafelerle dolu. Biz sabah kahvaltı yapmak istiyoruz ama açık olan bir çok büfede sosisli sandviç dışında kayda değer yiyecek satılmadığından kendimize hem çay içip kendimize geleceğimiz hemde sabah kahvaltı yapacağımız bir mekan arıyoruz bir yandanda.
Muztek A metrosu yakınlarındaki Cake Cafe Prague de oturmaya karar veriyoruz, omlet ve avakadolu sandviç yanındada çay ve kahve istiyoruz. Bizim yemek kültürümüze en yakın yiyecekler burada var. Cafe, Jungmanovo náměstí 21, Prague adresinde. Web sayfalarından yiyeceklere bakabilirsiniz.
Siparişimizi verdikten sonra dışarıda oturmaya karar veriyoruz. Henüz erken saatler olduğu için belediye ekipleri sokakları yıkıyor aynı zamanda dükkanlar ve cafeler de yeni açılıyor. Ben avakadolu sandviçi pek sevmiyorum ama arkadaşlar omleti beğendiklerini söylüyor. Biraz dinlendikten ve günün planını gözden geçirdikten sonra gelen kahvaltımızın tadını çıkartıyoruz. ( 2 omlet 210 czk, 1 Americano 62 czk, 3 çay 165 czk, 2 vejeteryan sandviç 336 czk toplam 773 czk: 93 tl ödüyoruz)
Daha sonra cafenin hemen arka sokağındaki Karların Meryemi Kilisesini (Kostel Panny Marie Sněžné) görmeye karar veriyoruz. Kilisenin önündeki kübik sokak lambası bizim de dikkatimizi çekiyor.
Bu Gotik kilise 1347 yılında IV. Karl’ın tahta çıkışı nedeniyle yaptırılıyor, ancak çıkan ayaklanmalar nedeniyle planlandığı gibi tamamlanamıyor. Ön cephesi çok sade olan kilisenin içinde Rönesans’ın izlerini taşıyan resimler ve süslemeler var. Kilise ise tadilattan dolayı kapalı kapısına da zincir vurulmuş. Kiliseyi parmaklıklar ardından görebiliyoruz ama maalesef içine giremiyoruz.
Muztek metrosu ve Wenceslas Meydanı çevresinde hediyelik eşyalar satan küçük standlar kuruluyor, buradan bir çok ilginç obje satın alabiliyorsunuz. Biz meydan ve çevresinde dolaştıktan sonra Devlet Tiyatrosunu görmek için yolumuza devam ediyoruz. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere Prag’tan sevgilerle..
Related Posts
About gezente
Gezente; Sitede ki gezi yazıları ve fotoğraflarının sahibi, aynı zamanda gezmeyi ve fotoğraf çekmeyi bir tutku derecesinde seven biri. Profosyonel düğün ve doğum fotoğrafçısı olarak çalışıyor. Evli ve Mishka isimli dünya tatlısı bir kedi sahibi. Hem çok okur hem çok yazar bir kişilik olması dışında farklı ülkeler ve şehirlerde kendi ruhundan bir parça bulabildiğine inanmakta. İnsanlarla sohbet etmeyi ve gittiği her yerin hikayelerini dinlemeyi de seviyor. Bunda hayalperest olmasının da bir payı olduğunu düşünüyor. Hiç bir şehir hikayesiz yaşanmaz ise her şehir de bir hikaye yaşamayı ve yaşanmışlıkları anlatmayı da istiyor. Hayali ise adam olacak çocuk programını izlediği yıllarda hayranı olduğu Barış Manço gibi dünyayı dolaşmak. Kim bilir belki de bu hayal gerçek olur.