← → Önceki ve sonraki yazılar için okları kullanın
Müzenin pencerelerinden Paris manzarası..
Eyfel kulesi ne de güzel görünüyor öyle değil mi.
Sıfırıncı kata indiğinizde ise görmeniz gereken en önemli eser kuşkusuz “Code of Hammurabi (Hammurabi Kanunları)” 1760 yılında Mezotopamya‘da bulunan tarihin en eski yazılı kanunları. Kanunlar Akatça dilinde yazılmış bu sözleri yazdıranın Tanrı Şamaş olduğu söylendiğinden kanunlar Tanrının sözleri olarak kabul ediliyor. Biz Hammurabi kanunlarını görebilmek için uzun süre arıyoruz, 2 güvenlik görevlisine soruyoruz ama yolu bulamıyoruz çünkü yüzlerce eser içinde nerede olduğunu bulmak bir bulmaca gibi. Nihayet bir güvenlik görevlisi hala bulamadığımızı görünce kolumuzdan tutup önüne kadar getiriyor. Kendisi getirmese ben orada olduğunu hayatta bulamazdım.
Son olarak Sully kanadını geziyoruz. 2. katta “The Turkish Bath” isimli tablo ilginizi çekecektir. Mısır eserlerini de bu kanatta görebilirsiniz.
Her katını dolaşamıyoruz diğerlerine nazaran daha az tanınmış eser var. İlgi alanınıza göre gezmenizi öneririm. Biz yaklaşık 6 saat müzede dolaşarak ancak gezebiliyoruz. Daha önceden müzeden saat 14:00 te ayrılırız diye planlamıştım. Çünkü aynı gün başka bir müzeye d’Orsay müzesine de gitmeyi planlıyordum. Biz 15:30 da ancak çıkabildiğimiz için d’Orsay müzesine gidip gitmemekte önce bir karasızlık yaşıyoruz sonra gitmeye karar veryoruz. Louvre önünde oturup birer Sandwiç yiyor, yorgunluktan bitap düşen ayaklarımızı biraz dinlendiriyoruz. Louvre müzesi bahçesinde oturup etrafı seyretmek bir zamanlar burada Kraliçelerin nedimeleri ile süzüldüğünü düşünmek çok hoş.
Son bir kaç yıldır Fransa ve İngitere tarihi hakkında okuduğum kitaplar ve romanlar beni ister istemez o dünyaya götürüveriyor. Ne aşklar ne entrikalar dönmüş bu bahçelerde diye düşünüyorum. Müze herkesin dediği gibi bir günde bitecek bir yer değil kaybolmadan çıkmayı başarabilirseniz oda büyük bir başarı sayılır. Ben daha önce de bu bilgilendirmeleri okuduğum için her tabloyu göreceğim diye kendimi yormuyorum. Önceden belirlediklerimin peşine düşüyorum bu şekilde bile zaten çok fazla oda dolaşıp yüzlerce eser görebiliyorsunuz. İsimlerini okuyamadan önünden geçtiklerimi saymıyorum bile. Müze yılda yaklaşık 8 milyon ziyaretçi alıyor. Avrupa’da öğrenci iseniz giriş ücretsiz ama bizim üniversitelerin kartları bir işe yaramıyor. Bizim gittiğimiz gün ayın ilk Pazarı olduğundan ücretsiz, ama normalde giriş 12 Euro civarında.
Etrafta bir çok ana okulu öğrencisi görürseniz şaşırmayın öğretmenleri daha o yaşlarda alıp onları müzeye getirip burada ders anlatıyor veya resim çizdiriyor. Sanat aşkı küçüklüklerinden itibaren içlerine işliyor.
Louvre müzesi Paris’e giderseniz ve zamanınız varsa mutlaka gitmenizi önereceğim bir yer resme merakınız olmasa da bu eserler sizi büyüleyecektir. Eğer biraz sanatla ilgiliyseniz de günlerce çıkmak istemeyeceğiniz güzellikte bir yer. Biz ön tarafa geçip cam piramidin önünde fotoğraf çektikten sonra biraz daha dolaşıp buradan ayrılıyor ve d’Orsay müzesine geçiyoruz. O da başka bir yazıda anlatacağım bir macera olacak şimdilik bu kadar. Herkese iyi haftalar diliyorum…
← → Önceki ve sonraki yazılar için okları kullanın