- Üsküp’te Bir Doğa Harikası; Matka Kanyonu ve Milenyum Haçı
- Ucuza Seyahat- 1 Günde Üsküp Nasıl Gezilir? Üsküp Gezi Rehberi
- Parma-İtalya Gezilecek Yerler-Alışveriş Rehberi
- Bologna-İtalya Gezilecek Yerler- Nerede Ne yenir?
- Basel Gezilecek Yerler -İsviçre Noel Pazarları
- Strazburg Gezi Rehberi – Gezilecek Yerler
- Heidelberg Gezi Rehberi – Almanya’nın Romantik Şehri
- Stuttgart Gezi Rehberi
- Avrupanın En İyi Noel Pazarları ; Eugisheim-Fransa
- Avrupanın En İyi Noel Pazarları; Colmar-Fransa
İznik Gezisi / Part II
İznik‘te verdiğimiz yemek molası ardından gezmeye devam ediyoruz. İznik, çinileri ile meşhur bir yer olduğundan gitmişken kendimize ve arkadaşlarımıza hediyelik eşya alalım diyoruz. Bir çok yerde ufak çarşılar var ve içinde hediyelik eşya satan küçük dükkanlar var, bunlardan birine gidiyoruz.
Girdiğimiz dükkanda bu çini işlemeciliğinde kullanılan süslemelerin bir anlamı olup olmadığını merak ediyorum. Meğer hepsinin bir anlamı varmış Mesela Tavuş Kuşu; Cennet Bahçesini, Gül; Peygamber Efendimizi, Lale; Allah‘ın isminin harflerini içerdiği İçin Allah sevgisini, Çiçek açmış bahar dalları; Cenneti simgeliyor. İznik çinilerinin bir çok anlamı ve modeli bulunuyor her dükkanda belli başlı figürler varken farklı desenler ve baykuş temalı farklı modeller de oldukça popüler.
İznik çinilerimizi de aldıktan sonra Yeşil Cami‘nin hemen karşısında bulunan İznik Müzesi (Nilüfer Hatun İmareti) girmek istiyoruz ama konuştuğum görevli 2 yıldan uzun süredir tadilatta olduklarını bu nedenle kapalı olduklarını söylüyor.
Müzenin karşısında ise başka bir cami var. Şeyh Kutbuddinzade Mehmet İzniki Camisi, bu cami XV. yy ın önemli alim ve sufilerinden birinin adına yapılmış. Ekberiye mektebinin baş mümessili Molla Fenari’nin en mümtaz öğrencileri arasına girmiş ve ondan eğitimini almış. İlk Türkçe ilmihal (her Müslümanın, îmân, amel ve ahlâk ile ilgili öğrenmesi ve yapması lâzım olan bilgiler veya bu bilgileri anlatan kitap) çalışmasını yapmış, 1418 yılında vefat etmiş. İznik’te bunun gibi birbirine çok yakın ve tarihi Camiler var. Osmanlı’nın izlerini şehrin her köşesinde görmek mümkün.
Yolumuza Roma Antik Tiyatrosunu görmek üzere devam ediyoruz ancak tellerle çevrili ve tam bir harabe haline gelmiş ve tiyatrodan eser kalmamış bu alana vardığımızda büyük bir hayal kırıklığına uğruyorum. Tellerin ardında sadece yıkıntılardan oluşan bir yığın görüyorum başka bir şey de görmek mümkün olmadığından tarihi bilgilerini içeren tabelasını okumakla yetiniyorum. Roma mimarisi özelliklerini taşıyan tiyatro, İmparator Trajanus‘un emri ile Bithinya valisi Plinius‘a yaptırılmış. Tiyatro, düz bir alan üzerine tonozlu mekanlarla inşa edilmiş, depremler ve sonraki dönemlerde farklı amaçlarla kullanılmasından dolayı tahrip olmuş. Tiyatro içinde yapılan kazılar sonucunda Bizans dönemine ait mezarlık, kilise kalıntısı ve Bizans, Selçuklu, Osmanlı dönemlerine ait seramik atölyesi ile fırınlara ait kalıntılara rastlanmış.
Buradan ayrıldıktan sonra Yakup Paşa Camisi‘ni görmeye gidiyoruz. Cami içine girmiyorum bahçesinden Camiyi izliyor ve tarihçesini okuyorum. Tarihte çok farklı amaçlarla kullanılmış Yakup Paşa veya Yakup Çelebi olarak bilinen kişi tarafından yaptırılmış. XV. yy da . Murad’ın oğlu tarafından inşa edildiği tahmin edilen Cami türbe olarak yapılmış ama içinde naaşı bulunmuyor. Naaş 1. Murad‘ın Bursa’da ki türbesinde bulunuyor burası ise makam olarak düşünülmüş. 1919 yılına kadar imaret olarak kullanılmış, 1923-24 yılları arasında cezaevi, 1934’ te eski eserler deposu, 1940-50 yılları arasında müze 1963 yılında ise Cami’ye çevrilmiş. Kısa sürede sürekli farklı amaçlara hizmet etmiş bu mekan şu aralar oldukça sakin bir Cami olarak huzurla hizmet vermeye devam ediyor. Gelecekte onu ne gibi süprizlerin beklediği ise meçhul…
Yolumuzu Koimesis Kilisesi’ne çevriyoruz aslında kiliseden geriye kalan ufak bir kalıntıya desek daha doğru olur. Bu kilise hakkında okuduklarım beni onu görmeye itmişti gördüklerim ise tam bir hayal kırıklığı oldu. .. Kilise aslında bir manastırın parçası olarak inşa edilmiş ve Bizans resim sanatının güzel örneklerini içeren bir mekanmış. Okuduğum hiç bir kaynak buranın artık bir harabeye döndüğünden bahsetmiyordu mutlaka gidilmeli görülmeli yazıyordu. Sonuçta gördüğümüz ise fotoğraftaki gibi bir yıkıntıdan ibaret oldu.
Buradan sonra Böcek Ayazma‘yı görmek üzere yola devam ediyorum ancak burasıda demir bir kapı ile kapalı ve içeri girmek mümkün olmuyor maalesef. Burada görülecek bir şey olmadığını anlayınca Kırgızlar Türbesini ziyaret etmeye karar veriyoruz. Kırgızlar Türbesi, İznik’te restore edildikten sonra ziyaret edilen güzel ama ufak bir türbe. Türbe 11 yy sonunda İznik şehrinin fethine ve Anadolu Selçuklu devleti’nin merkezinin kurulmasına katkı sağlayan Kırgızların hürmetine Orhan Gazi tarafından yaptırılmış. Bahçesine girdiğinizde ise sizi Kırgızlar adına yaptırılan bir heykel karşılıyor içeride ise 6 tane tabut var.
Son olarak Lefke Kapı‘yı görmeye gitmeye karar veriyoruz. Lefke kapı İlk yazımda da belirttiğim gibi İznik’in 4 ana kapısından biri. Hemen arkasında Antik su yolu bulunuyor. Bu kapıların girişlerinde ise çeşitli kabartmalar bulunuyor. Lefke kapı da İznik’te görülmesi gereken yerlerden biri bana göre.
Surların içinde kalan ve bu 4 ana kapı ile korunan İznik küçük ama tarihte her daim etkili güzel bir şehir. İznik gezimizi bu şekilde noktalıyor oradan Bursa’ya arkadaşlarımızın yanına geçiyoruz. İznik’ten ayrılırken ise göl boyu olan yolu takip ediyoruz. Yol bize gölün inanılmaz manzarası eşliğinde huzur veriyor ve İznik’e veda ediyoruz…
Related Posts
About gezente
Gezente; Sitede ki gezi yazıları ve fotoğraflarının sahibi, aynı zamanda gezmeyi ve fotoğraf çekmeyi bir tutku derecesinde seven biri. Profosyonel düğün ve doğum fotoğrafçısı olarak çalışıyor. Evli ve Mishka isimli dünya tatlısı bir kedi sahibi. Hem çok okur hem çok yazar bir kişilik olması dışında farklı ülkeler ve şehirlerde kendi ruhundan bir parça bulabildiğine inanmakta. İnsanlarla sohbet etmeyi ve gittiği her yerin hikayelerini dinlemeyi de seviyor. Bunda hayalperest olmasının da bir payı olduğunu düşünüyor. Hiç bir şehir hikayesiz yaşanmaz ise her şehir de bir hikaye yaşamayı ve yaşanmışlıkları anlatmayı da istiyor. Hayali ise adam olacak çocuk programını izlediği yıllarda hayranı olduğu Barış Manço gibi dünyayı dolaşmak. Kim bilir belki de bu hayal gerçek olur.