- Üsküp’te Bir Doğa Harikası; Matka Kanyonu ve Milenyum Haçı
- Ucuza Seyahat- 1 Günde Üsküp Nasıl Gezilir? Üsküp Gezi Rehberi
- Parma-İtalya Gezilecek Yerler-Alışveriş Rehberi
- Bologna-İtalya Gezilecek Yerler- Nerede Ne yenir?
- Basel Gezilecek Yerler -İsviçre Noel Pazarları
- Strazburg Gezi Rehberi – Gezilecek Yerler
- Heidelberg Gezi Rehberi – Almanya’nın Romantik Şehri
- Stuttgart Gezi Rehberi
- Avrupanın En İyi Noel Pazarları ; Eugisheim-Fransa
- Avrupanın En İyi Noel Pazarları; Colmar-Fransa
Burgaz Ada ve Sait Faik Abasıyanık Müzesi
Bu Pazar ne zamandır aklımızda olan ama bir türlü gitme fırsatını bulamadığımız Burgaz Adası‘na gitmeye karar veriyoruz. Ada hakkında hiç bir bilgimiz yok, sadece adada kilise ve Sait Faik Abasıyanık müzesi olduğunu duyuyoruz arkadaşımdan. Daha önce adaya bir kaç kez giden arkadaşımda bize bu gezide eşlik ediyor. Sabah Bakırköyden İdo ile bostancı iskelesine gidiyoruz. İdo Feribotu öylesine soğukki bu sıcak hava içinde kendimizi buzhaneye girmiş gibi hissediyoruz. Bostancı iskelesinde arkadaşımızla buluşup saat 10:00 da kalkan feribota atıyoruz kendimizi.
Bu feribotlar şehir hatları vapurlarından daha hızlı gidiyor ve direk Burgaz Adası’na gittiğinden ortalama 30 dakika sonra ada iskelesine yaklaşırken buluyoruz kendimizi.
Burgaz Adası İskelesi’ne yaklaşınca heyecanlanıyoruz bir an önce adayı gezmek istiyoruz. Ada gezimize başlamadan önce dönüş seferlerine bakıyoruz. O sırada yeşilköye direk giden feribot seferini görünce dönüşü Yeşilköy Feribotu’na ‘ne binerek yapmaya karar veriyoruz.
Feribot’tan indikten sonra güzel Ada havasını içimize doldurup sahil boyunca yürümeye başlıyoruz. İlk olarak sahil kenarındaki cafelerden birine gidip kahvaltı yapmaya karar veriyoruz.
Güzel bir kahvaltı tabağı çaylar ve limonata eşliğinde Burgaz Adası’nda keyif yapmanın tadı bir başka oluyor. Burgaz ada ufak bir ada olduğundan cafeleri ve yemek yenecek yerleri de diğer adalara göre daha az olsa da öteki adalarda olduğu kadar kalabalık olmaması hafta sonu kaçamağı için güzel bir alternatif. Kahvaltımızı uzun uzun yapıp sohbet ettikten sonra ada turuna başlamaya karar veriyoruz.
Bu güzel yapıyı hemen İskele yakınında görüp fotoğraflıyorum. Adaya yaklaşırken de ilk gözüme çarpan yer oluyor. Adalar’da bolca beton bina görülse de eski ahşap evler ada ruhunu yaşatmaya devam ediyor, iyiki de ediyor yoksa İstanbul’dan kaçamak yapıp kafayı dağıtacağımız Adalar bu kadar güzel olmazdı.
Burgaz adası İskelelerinden biri, güzel sahili boyunca gözümüze çarpıyor.
İskelenin yakınında ise Sait Faik Abasıyanık’ın bir heykeli bizi selamlıyor.
“Kıyısına tuz ileten rüzgarı
Balıkların yüzdüğünü duyarım
Dinlerim yosunların konuştuğunu
midyelerin ağladığını.
Aşkın bir kanadı vardır kırmızıdır
delinir
kan akar.
Bir kanadı var zehir yeşili….”
Burgaz Adası’nda en çok martılar selam veriyor bize ve eşlik ediyor sahil boyu gezimize… Bolca kedi dışında martılarda peşimizden ayrılmıyor ve ben de verdikleri pozların güzelliğine dayanamayıp çekiyorum onları da.
Ada’da çok fazla hediyelik eşya satan yer yok, bulduklarımızda ise adaya özgün farklı birşeyler satılmadığından bir şey almamaya karar veriyoruz. Fiyatlar ise diğer adalara göre daha makul…
Sokaklarında dolaşmaya başlıyoruz bu sevimli adanın. İleride karşımıza adanın tek camisi olan Burgaz Adası Camii çıkıyor, bu Camii 1953 yılında İstanbul’un fethinin 500 yılı anısına inşa ediliyor. Caminin avlusunda ise müthiş bir manzara sizleri bekliyor.
Burgaz Adası’nda renkli evler hemen dikkatinizi çekecek.
Ahşap evleri, yokuşları ve manzarası ile içinde yaşamak için herkesi davet ediyor adeta…
Adanın birbirinden güzel evlerini görüp içimiz açıldıktan sonra Ada’da bulunan kiliseleri ziyaret etmek istiyoruz ama ne yazıkki ikisi de kapalı çıkıyor.
Manastır içinde dolaşmak istesek te oradaki görevliler kapalı olduğunu söylüyorlar. Dışarıdan bir fotoğraf çekip üzülerek dolaşmaya devam ediyoruz. Sırada Sait Faik Abasıyanık Müzesi var..
“Söz vermiştim kendi kendime: Yazı bile yazmayacaktım. Yazı yazmak da, bir hırstan başka ne idi? Burada namuslu insanlar arasında sakin, ölümü bekleyecektim; hırs, hiddet neme gerekti? Yapamadım. Koştum tütüncüye, kalem kağıt aldım. Oturdum. Ada’nın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. Kalemi yonttum. Yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmasam deli olacaktım.” (Son Kuşlar’dan)
Müze’de Yazarın eşyaları, kitapları, fotoğrafları mektupları ve eserlerine konu olan nice eşya ve belgeler bulunuyor. Müze Yazarın vefatından sonra vasiyeti üzerine Darüşşafaka Cemiyetine Müze olması karşılığında annesi tarafından bağışlanıyor. İçeriye giriş ücretsiz ama tarihimize ve kültürümüze ve hepimizin yaşamına derin izler bırakan üstadın evinde dolaşmak O’nun hatıralarına dokunmanın hazzına paha biçilemez.
Yazarın hayatına dokunmuş olan deniz ve deniz teması balıkçı şapkası , misinalar, oltalar ve deniz kabukları bizi alıp hikayelerinin tam ortasına savuruyor.
Müze’de Sit Faik Abasıyanık’a mektuplar yazmak isterseniz bunun içinde size bir oda hazırlamışlar masada kağıt kalem ve mektupları atabileceğiniz bir de mektup kutusu bulunuyor. Geçen yıl ziyarete gelen arkadaşımın yazdığı bir mektubu ise Müzenin bahçesinde sergilenen mektuplar arasında bulmak bizi oldukça heyecanlandırıyor.
Burgaz Adası gezimizi Müze’den sonra sonlandırıyoruz. Küçük ama sakin ve sevimli bir yer Burgaz Ada. Dönüşte bize bulutların arasından çıkıp denizde sonlanan bir gökkuşağı eşlik ediyor. Bu şahane gün sonunda verilen armağan gibi. Yeniden başka mevsimlerde gelip adaları gezmek üzere eve dönüyoruz. Herkese mutlu haftalar…
Related Posts
About gezente
Gezente; Sitede ki gezi yazıları ve fotoğraflarının sahibi, aynı zamanda gezmeyi ve fotoğraf çekmeyi bir tutku derecesinde seven biri. Profosyonel düğün ve doğum fotoğrafçısı olarak çalışıyor. Evli ve Mishka isimli dünya tatlısı bir kedi sahibi. Hem çok okur hem çok yazar bir kişilik olması dışında farklı ülkeler ve şehirlerde kendi ruhundan bir parça bulabildiğine inanmakta. İnsanlarla sohbet etmeyi ve gittiği her yerin hikayelerini dinlemeyi de seviyor. Bunda hayalperest olmasının da bir payı olduğunu düşünüyor. Hiç bir şehir hikayesiz yaşanmaz ise her şehir de bir hikaye yaşamayı ve yaşanmışlıkları anlatmayı da istiyor. Hayali ise adam olacak çocuk programını izlediği yıllarda hayranı olduğu Barış Manço gibi dünyayı dolaşmak. Kim bilir belki de bu hayal gerçek olur.