- Üsküp’te Bir Doğa Harikası; Matka Kanyonu ve Milenyum Haçı
- Ucuza Seyahat- 1 Günde Üsküp Nasıl Gezilir? Üsküp Gezi Rehberi
- Parma-İtalya Gezilecek Yerler-Alışveriş Rehberi
- Bologna-İtalya Gezilecek Yerler- Nerede Ne yenir?
- Basel Gezilecek Yerler -İsviçre Noel Pazarları
- Strazburg Gezi Rehberi – Gezilecek Yerler
- Heidelberg Gezi Rehberi – Almanya’nın Romantik Şehri
- Stuttgart Gezi Rehberi
- Avrupanın En İyi Noel Pazarları ; Eugisheim-Fransa
- Avrupanın En İyi Noel Pazarları; Colmar-Fransa
Budapeşte Kalesi ve Kraliyet Sarayı
Budapeşte‘de Kale bölgesine çıkmak için farklı yollar var, isterseniz füniküler ile, isterseniz manzara eşliğinde yürüyerek, istersenizde metro ile Moszkva ter durağına gidip oradan da biraz yürüyerek Kale’ye gelebilirsiniz.
Budapeşte Kraliyet Sarayı Kale bölgesinde şehrin en güzel silüetlerinden biri aynı zamanda. 13.yy da Buda Kale’sinin yapımına başlanıp 1400’lü yıllarda yapımı tamamlansa da Osmanlılar bölgeye hakim olunca ilgilenilmiyor ve yıkılan yapı daha sonra yeniden Neo Barok tarza inşa ediliyor. Buranın en güzel görünümü bence gece ışıklandırıldıktan sonraki hali. Budapeşte Avrupa’nın en güzel ışıklandırılan şehirlerinden biri. Budapeşte Sarayı’nın gece görünümü bizi oldukça büyülüyor.
Saraya giden en güzel yol aslında Tıp Tarihi Müzesi’nin güneyindeki merdivenler. Bu merdivenlerden Buzogany Kulesi‘ne ulaşabilirsiniz.
Burası sarayın yıkılmadan kalan tek kulesi. Kraliyet Sarayı’nın E kanadındaki Budapeşte Tarih Müzesi‘ne de buraya kadar gelmişken gidebilirsiniz. Yazın 10:00-18:00 kışın da 10:00-16:00 saatleri arasında ziyarete açık olan müzeye giriş ücretli. Biz Müze’ye girmiyoruz ama Kale bölgesine geldiğimizde içeri de bir festival olduğunu öğreniyoruz. Girişler ücretli ve kolumuza bileklik takıyorlar. Giriş 2000 huf yaklaşık 30 tl civarında.
Bilekliklerimizi taktıktan sonra kendimizi bir anda müzikler danslar ve yöresel ürünlerle dolu eğlenceli bir festivalde buluyoruz.
Festival alanı çok renkli ve bir kısmında yöresel ürünler ve hediyelik eşyalar satılırken başka bir kısmı da oyun alanı olarak ayrılmış. Burada çocuklar ve büyükler alana yayılmış çeşitli oyunlara katılıp eğlenebiliyorlar.
Hem Festival’de eğlenebilmek hem de yöresel ürünlerden tadıp çeşitli hediyelik eşyalar alabilmek bizim için çok keyifli oluyor. Bu arada Kale bölgesini de gezmiş oluyoruz tabiki. İçeri de böyle elenceli anlar varken uzun süre kendimizi kaptırıp her oyuncakla oynuyoruz, o sırada pek gözümüz tarihi binaları görmüyor 🙂
Bu arada buradan Budapeşte’nin yine harika bir manzarası görülüyor. Tüm köprüleri ve Peşte tarafının manzarası inanılmaz etkileyici.
Manzaradan kendinizi alabilirseniz Kale bölgesinin güzel yapıları ve heykelleri de sizi oldukça etkiliyor. Savoy Prensi Eugen, (Habsburglu Avusturya Arşidüklüğü’nün ünlü generali)’nin heykeli bizi alanda karşılıyor.
Alanın ortasına kurulmuş bu ahşap oyun alanında çeşitli gösteriler yapılıyor, insanlar güreşiyor, dövüşüyor ve kendinizi bir anda bir Ortaçağ savaşı içinde bulmuş gibi hissediyorsunuz.
Bol bol eğlendikten ve manzaranın tadını çıkarttıktan sonra buradan ayrılıyoruz. Akşam Tuna Nehri’nde bir tekne gezintisi yapıyoruz. Tekne gezisinde çektiğimiz fotoğraflarını Tuna Nehri yazısında bulabilirsiniz. Tekne turunda bir de Parlamento Binasını da görebileceğiniz küçük bir Time Lapse çekme fırsatımız oluyor.
Gece ise hem Kraliyet Sarayı manzarası hem de köprülerin ışıklandırılması oldukça göz alıcı. Akşam tekne turundan döndükten sonra Budapeşte’deki son günümüzü güzel gece ışıklandırılması eşliğinde sonlandırıyoruz.
Aslanlı köprü akşam saatlerinde trafiğe açılıyor ama araç trafiği çok olmadığı için bizi rahatsız etmiyor açıkçası. Hatta biraz uzun pozlama yapma fırsatı yakaladığım için daha çok seviniyorum. Arabaların geride bıraktığı izler köprüye ayrı bir güzellik katıyor bence.
Kraliyet Sarayı’nın bu güzel manzarasını hafızamıza işleyerek bu tatilimizin de sonuna geliyoruz. Budapeşte bizim 4 ülke 4 şehir gezdiğimiz gezimizin son durağıydı ve dopdolu eğlenceli ve inanılmaz güzellikteki yerleri görebildiğimiz çok keyifli bir tatil oldu bizim için. Buraya bir Kraliyet Sarayı fotosu bırakarak bir sonraki tatil için planlarımızı yapmaya başlıyorum. Aslında bu son yazıyı girdiğimde İsviçre; Basel ve Fransa; Colmar ve Strazburg şehirlerini kapsayan üç günlük mini bir tatilden yeni dönmüş olsakta 2018 yılı için planladığımız iki yeni gezinin uçak biletlerini çoktan almış oluyoruz bile. Mart ve Mayıs aylarında ki bu tatillerde de çok güzel yerler göreceğimiz için şimdiden inanılmaz heyecanlıyız. Yeni gezilerde yepyeni anılarla döneceğimizi düşlemek bile çok güzel. Bir sonraki şehirde görüşmek üzere 🙂
Related Posts
About gezente
Gezente; Sitede ki gezi yazıları ve fotoğraflarının sahibi, aynı zamanda gezmeyi ve fotoğraf çekmeyi bir tutku derecesinde seven biri. Profosyonel düğün ve doğum fotoğrafçısı olarak çalışıyor. Evli ve Mishka isimli dünya tatlısı bir kedi sahibi. Hem çok okur hem çok yazar bir kişilik olması dışında farklı ülkeler ve şehirlerde kendi ruhundan bir parça bulabildiğine inanmakta. İnsanlarla sohbet etmeyi ve gittiği her yerin hikayelerini dinlemeyi de seviyor. Bunda hayalperest olmasının da bir payı olduğunu düşünüyor. Hiç bir şehir hikayesiz yaşanmaz ise her şehir de bir hikaye yaşamayı ve yaşanmışlıkları anlatmayı da istiyor. Hayali ise adam olacak çocuk programını izlediği yıllarda hayranı olduğu Barış Manço gibi dünyayı dolaşmak. Kim bilir belki de bu hayal gerçek olur.