Gezente.com

Antwerp Gezi Rotası

← → Önceki ve sonraki yazılar için okları kullanın

Antwerp, Antwerpen, Anvers adını nasıl söylerseniz söyleyin Belçika’ya gidecekseniz listenize almanız gereken yerlerden biri. Belçika’da gezdiğimiz 4 şehirden biri. Daha önce Brüksel ve Brugge’e gittiğimizden Amsterdam’dan geçebileceğimiz yakın yerlere bakarken Antwerp ve Gent’i de listemize aldım. Bu gezide Belçika’da bu iki şehri de gezeceğiz. Öncelikle Antwerp’e nasıl gittiğimizden bahsedeyim. Tatil için 13 günlük bir gezi planı çıkartırken Amsterdam’dan Almanya’ya geçerken arada hangi şehirler var diye bakarken listeye almaya karar veriyorum. Gent adını son zamanlarda sıklıkla duyduğumdan gitmeyi istiyordum Antwerp hakkında okuduklarım sayesinde ve kalacak yer açısından daha uygun bulduğumdan da benim rotama dahil oluyor. 

Antwerp Belçika’nın 2 büyük şehri, Rotterdam’dan sonra Avrupa’nın 2.büyük liman şehri. Bu güzel şehir de neler yaptık izlmek isterseniz bir de Vlogum var Youtube Kanalımda. Youtube’ta kanalımın adı: Gezente hem videolarımı izlemek hemde kanalıma abone olmak için tıklayın.   Aşağıdaki videoyuda izleyerek şehri görebilirsiniz.

Amsterdam’dan Antwerp’e Euroline firmasının otobüsleriyle gidiyoruz. Buraya isterseniz Brüksel’den tren ile de gelebilirsiniz. Otobüs biletlerini daha önceden internetten alıyoruz her zamanki gibi. Otobüs yolculuğu 3 saat sürüyor. (Yolculuğunuzdan önce bu tür biletleri çok daha uyguna bulabiliyorsunuz.) Bizim otobüsümüz akşam 18.30’da kalkıyor ve 21.30’da da varıyoruz. Otobüsler rahat ve  konforlu arkamızda sürekli bağırarak telefonda konuşan ve son ses video izleyen  siyahi ablamızı saymazsak aslında çok keyifli geçiyor. Neyseki bir yerden sonra uyuyorda rahat ediyoruz. Biz gün içinde Amsterdam’da bol koşturmacalı bir gün yaşadığımızdan otobüste resmen dinlenme fırsatı buluyoruz.

Antwerp

Antwerp

Akşam indikten sonra booking.com dan ayarladığımız daireye doğru yürüyoruz. (bakmak isterseniz ev burada) Biz daireyi 2 odalı olarak tutuyoruz 3 kişi 2 gün için 312 euro ödüyoruz. Neyse ki ev çok merkezi bir yerde Tren garına bir kaç dakika ürüme mesafesinde ve otobüste indiğimiz duraktanda 10 dakika da yürüyerek ulaşabiliyoruz. Ev sahibi ile telefonda konuşup geldiğimizi haber veriyoruz o da gelip bize anahtarı teslim ediyor, çıkarken de anahtarı paspasın altına bırakın diyor 🙂

Ev gayet geniş bizim için salon, banyo ve odalar gayet yeterli büyüklükte. Hemen bavullarımızı bırakıp biraz dinleniyoruz. Pencereden bakarken tren garının önündeki dönme dolabın gece ışıklarını görüyor ve o dönme dolaba binmeliyiz diye heyecanlanıyorum.  Benim feci bir yükseklik korkum var ama nedense bu tür şeyleri görünce hemen gidip binesimiz geliyor, korkuyorsanız bence binmeyin, dönme dolap yukarda durunca baya sallanıyor ama gene de çok eğlenceli 🙂

Antwerp

Antwerp

Sabah eve de yakın olmasıyla geziye öncelikle tren garından başlıyoruz. Muhtemelen trenle geleceğinizden siz de muhteşem güzelliğiyle göz dolduran tren garında inip biraz garda dolaşacaksınızdır. Gar 1905 yılında tamamlanmış ve 12 bin hektarlık alana yayılmış olup Avrupa’nın en büyüklerinden biri. İçindeki işçilik ve detaylar çok güzel, bir süre sağa sola bakmaktan kendinizi alamıyorsunuz.

Antwerp Tren Garı

Antwerp Tren Garı

Antwerp Tren Garı

Antwerp Tren Garı

Tren garının tavan yüksekliği çok fazla, bu da içerisinde size küçücük kalmışsınız gibi hissettiriyor. Ayrıca içeriye giren doğal ışığın yansımaları da ortama oldukça gizemli bir hava katıyor. Bütünüyle oldukça ihtişamlı bir yer içeriye mutlaka bir göz atmalısınız derim.

Antwerp Tren Garı

Antwerp Tren Garı

Garın yanında Antwerp Hayvanat Bahçesi var. Bahçenin girişine girip bakıyoruz içeri girmiyoruz. Ben genel olarak hayvanat bahçelerine girme taraftarı değilim. Hayvaları inanılmaz seviyorum ama onları hapsedilmiş minicik bölmelerde yaşarken görmek beni çok üzüyor. Keşke elimde olsa da sokaktaki her canlıya yardım edebilsem. İstanbulda elimizden geldiğince yanımızda mama taşıyarak onlara vermeye çalışıyoruz. Avrupa da genel olarak sokaklarda kedi veya köpek hiç görmüyorum. Sokak hayvanı mantığı buralarda yok sahipsiz canlıların hepsi barınağa gönderiliyor bildiğim kadarıyla. Kedi, köpek görmesem de bol bol sincap ve tavşan görmüşlüğüm var özellikle Almanya’da.

Antwerp Hayvanat Bahçesi

Antwerp Hayvanat Bahçesi

Antwerp Hayvanat Bahçesi

Antwerp Hayvanat Bahçesi

Tren garından çıkıp önünüzde uzanan geniş De Keyserlei caddesinden yürüyüp, Teniersplaats‘tan geçerek ünlü alış veriş caddesi olan Meir caddesine çıkıyoruz. Meir caddesi trafiğe kapalı bir cadde ve iki yanında da hem tanıdık hem de burada popüler olmayan ama Avrupa’nın ünlü markaları bulunuyor. Yol boyunca canlı müzik yapan sokak sanatçılarıyla ve alışveriş yapan insanlarla dolu oldukça kalabalık bir cadde burası.

Antwerp Meir Caddesi

Antwerp Meir Caddesi

Caddeye girerken sizi ünlü ressam David Teniers‘in heykeli karşılıyor. Kendisi köylü yaşamını konu alan resimleriyle ün yapmış barok dönem flaman ressamı. 17 yy da gelişen Janr (Tür) resminin önde gelen temsilcilerinden. Daha şehri yeni gezmeye başlamışken sizi böyle güzel heykellerin karşılaması hoş oluyor. Şehrin sanata verdiği değerin eskilerden beri devam ettiğini gösteriyor. 

Antwerp Meir Caddesi

Antwerp Meir Caddesi

Meir Caddesi binalarının ihtişamıyla gözlere hitap eden bir yer. Bu sokak çok hareketli, bolca alışveriş mağazaları, Avm ve farklı dükkanlar görebilirsiniz. Caddede biraz yürüdükten sonra ünlü Flaman ressam Sir Anthony van Dyck, heykelinin yanında oturup dinleniyoruz. Ressam, Anversli bir tacirin oğlu olarak dünyaya gelmiş. Sanat yaşamı kısa; fakat göz kamaştırıcı olmuş. He zaman Prenslerin ve kralların gözdesi olup, İngiliz portre okulu’nu kurmuş ve bir renge adını vermiş. 

Meir Caddesinde size kesinlikle kaçırmamanız gereken bir yerden bahsetmek istiyorum. The Chocolate Line isimli bir çikolata dükkanı. Burası Kraliyet ailesi ve Napolyon’a hizmet etmiş enfes çikolatalar satan bir dükkan. Kesinlikle bol fındıklı olan ve istediğiniz kadarını kestirip aldığınız büyük blok çikolatalardan almalısınız. Tadı çok iyi gerçekten, biz buradan bir kaç çeşit çikolata ve marshmallowlu olan dan alıyoruz. Hepsine bayıldığımızı söylemeliyim. Eve döndükten sonra türk kahvesi yanında yedikçe ne iyi etmişiz de almışız diye seviniyorum. Bu kadar güzelini bir de Lviv’de yemiştik. İçerinin atmosferinden bahsetmiyorum bile, dükkanın içi de ayrı bir güzellikte.

Adres:Meir 50, 2000 Antwerpen

The Chocolate Line

The Chocolate Line

Sokakta  yürümeye devam ediyorum, ileride Stadtfestsaal  isimli bir Avm görüyor içeri bir göz atalım diyorum. İçeride harika tatlılar, ufak tefek hediyelik eşyalar satılan yerler görüyoruz.

Ağız sulandıran tatlılar

Ağız sulandıran tatlılar

Tatlılarda aklım kalıyor, dönüşte alırız dedikten sonra almayı unutup kendimizi alış veriş yaparken buluyoruz 🙂 Burada çok hoş kumbaralar buluyoruz.

Stadtfestsaal

Stadtfestsaal

Biraz alışveriş yaptıktan sonra buradan çıkıp Meir caddesinde dolaşmaya devam ediyoruz. İleride St. James (St. Jacobskerk) Kilisesi‘ni görüyoruz.

St. James Kilisesi

St. James Kilisesi

Kapısı kapalı olduğundan içeriye giremesek te bana sanki kesilmiş gibi gelen kilisenin kulesi oldukça dikkatimi çekiyor. Gotik mimari örnekleri taşıyan kilisenin bahçesinde dolaşıp çıkıyoruz.

Biraz yürüdükten sonra Meir caddesinde biraz mola veriyoruz çünkü karnımız acıkıyor 🙂 Wapper sokağında bizi karşılayan Wapper çeşmesi yanında bulunan bir çok restoran görüyoruz. Burada önce menülere bakıp, sonra boş yer bulabileceğimiz bir masa arıyoruz. Burada sadece birşeyler içecekseniz ayrı, yemek yemek istiyorsanız ayrı bir yere oturuyorsunuz.

Wapper Çeşmesi

Wapper Çeşmesi

Bistro isimli bir yer görüp burada boş masa bulunca oturuyoruz. Hem yorgun hem de acıkmış olarak biraz dinlenip bir şeyler atıştırıyoruz.

Bistro

Bistro

Bistro

Bistro

Burada Salatalar 9-20 euro arası, Steakler 17-22 euro arası, tatlılar 6-10 euro arasında. Benim aldığım Club sandviç 8 euro civarında. Biraz dinlenip kendimize gelince Rubenshuis (Ruben Evi) Müzesine doğru gidiyoruz. Burada Ressam Rubens’in 17. yüzyıldaki evi olan, tablolarının yanı sıra heykel ve duvar halılarının bulunduğu eşyalar bulunuyor. İçeri giriş 10 euro, 12 yaş altı ücretsiz ve 65 yaş üstü 8 euro.

Rubenshuis

Rubenshuis

Görebileceğiniz bir diğer müze ise Museum Mayer van den Bergh

Adres:Lange Gasthuisstraat 19, 2000 Antwerpen

IMG_2910

Yolun devamında gördüğümüz manzara bizi heyecanlandırıyor.

Antwerp

Antwerp

Buradanda Leopoldsraat üzerinde bulunan bir Den Botaniek isimli Botanik bahçesine gidiyoruz. 2000 den fazla bitki çeşidinin bulunduğu botanik parka giriş ücretsiz. Bahçede bolca yere uzanmış veya birşeyler atıştıran genç görüyoruz. Piknik yapan gençler bize de birşeyler ikram etmek istiyorlar oldukça sıcak kanlılar.

Den Botaniek

Den Botaniek

Sera olan kısım oldukça sıcak ama içinde çok çeşitli  bitkiler ve bolca kaktüs görüyoruz. Serasını da gezip dışarı çıkınca derin bir nefes alıyoruz çünkü içerisi biraz nefes darlığı olan kişilere göre değil çok sıcak ve nemli bir ortam. Yine de kısa da olsa birçok güzel bitki görünce içimiz açılıyor. Bahçede biraz daha dolaşıp dinleniyoruz. Daha sonra Antwerp’in en büyük kilisesini görmek için yürümeye devam ediyoruz.

Cathedral of our Lady

Cathedral of our Lady

Cathedral of our Lady Antwerp’teki bir Roma Katolik kiliselerinden biri yapımına ilk olarak 1352’de  başlanıp inşası ise 1521’de tamamlanan katedral, ünlü mimarlar Jan ve Pieter Appelmans tarafından Gotik tarzda tasarlanıyor. Benelüks Bölgesi’nde en büyük kilise olarak bilinen Our Lady Katedrali’nin çan kulesi UNESCO Dünya Mirası Listesi tarafından koruma altında alınmış. Vitraylarla süslü katedralin içinde ayrıca Otto van Veen, Jacob de Backer ve Marten de Vos gibi önemli sanatçıların tabloları görülebiliyor. İki defa gitmemize rağmen ayin var gerekçesiyle içeri giremiyoruz. Sanırım normal zamanlarda da giriş ücretli çünkü girişi kapalı bir bölme ile ayrılıyor. Tam içine bakamadan biraz hayal kırıklığı ile tadilatta olan girişine çıkıyoruz yeniden. Katedralin ön tarafında ise bizi yere yapılmış bir heykel karşılıyor.Arnavut kaldırımlı taşların bir battaniye gibi üzerini örttüğü küçük çocuk Nello ve köpeği Patrasche  ‘yi görüyoruz. 1872 yılı tarihli bir roman olan Bir Flaman Köpeği romanının başkahramanları.

Nello ve köpeği Patrasche

Nello ve köpeği Patrasche

Bu meydandan Kilisenin de güzel fotoğraflarını çekebiliyorsunuz. Meydanın etrafında ise çok sayıda hediyelik eşya satan dükkan ve restoran bulunuyor. Kendimize buradan kartpostal ve pul alıp uygun bir yerde hemen kart atıyoruz. Bu gezide her şehirden kendimize kart atmaya çalıştık, eve döndüğümüzde kartların da gelmesi bize yeniden tatilde hissettiriyor.

Cathedral of our Lady

Cathedral of our Lady

Katedralin hemen yakınındaki meydanda ise Statue Pieter Paul Rubens Heykelini görüyoruz. Meydanın etrafında da bolca cafe ve restoran-bar tarzı yerler var. Bu bölge oldukça turistik olduğundan bu konuda pek sıkıntı çekmiyorsunuz. Hepsi bir arada veya birbirine çok yakın yerler zaten.

Groenplaats Meydanı

Groenplaats Meydanı

Groenplaats Meydanı-Statue Pieter Paul Rubens

Groenplaats Meydanı-Statue Pieter Paul Rubens

Bu meydanı seviyorum, biraz oturup etrafı seyrediyoruz. Tarihi yerlerin güzellikleri her bakışımızda farklı birşeyler görmemizi sağlıyor. Antwerp’te görülmesi gereken bir diğer önemli ve popüler Meydan ise Grote Markt. Meydanda ortaçağdan kalma bir devin hikayesine ait heykel bulunuyor.  Zamanında bu bölgede Antigoon adında acımasız bir canavar yaşarmış ve nehirden geçen denizcilerden haraç alır mallarına zorla el koyarmış. Kendisine karşı gelenlerin ise ellerini keser canlarını alırmış.Bu dev yüzünden denizciler bir türlü rahat edemezmiş, bu durum canlarına tak edince  ‘Silvius Brabo‘ adında bir adam gelmiş ve dev ile yaptığı dövüş sonunda ve bu canavarın elini kesip nehre atmış. Bu olaya ‘Hand Werpen‘ (Flamancada el kesip atmak)  denilmiş ve  kentin ismi de Antwerpen olarak değişmiş.

Grote Markt

Grote Markt

Grote Markt

Grote Markt

Grote Markt

Grote Markt

Hilton

Hilton

Bu bölgede farklı açılardan bir çok fotoğraf çekebilirsiniz, kilise devasa olduğundan bir çok yerden ve sokaktan rahatlıkla görülebiliyor. Buradan nehir kenarına doğru yürüyoruz. Görmek istediğimiz diğer yer ise Mas Müzesi’nin çatısından gün batımını izlemek. Liman bölgesine doğru yürüdüğümüzde müzeyi görüyoruz.

Antwerp

Antwerp

Antwerp’in dünyadaki yerini gösteren, yüksek teknoloji ürünü sergilere sahip, çarpıcı kırmızı binasıyla bizi karşılayan müzeye giriş ücretli ama çatısına çıkıp manzarayı izlemek ücretsiz. Bizim tercihimiz daha çok manzara izlemek yönünde olunca günün sonuna doğru listemize bunu eklemek bana uygun geliyor. 

Mas Müzesi

Mas Müzesi

Müzenin çatısına çıkınca 65 metre yüksekte olduğunuzdan manzara oldukça güzel. Etrafı camla çevrelenmiş, tehlike ihtimaline karşı, ve o camlar içinde belirli bölgelerde delikler açılmış oradan elinizi çıkartıp fotoğraf çekebiliyorsunuz. Çok ilginç bir yöntem. Fotoğraf çekebilmek için o bölümlerde ufakta olsa bir sıra oluyor.

Mas Müzesinden Antwerp Manzarası

Mas Müzesinden Antwerp Manzarası

Yukarıdaki  fotoğrafta ileride gördüğünüz kilise Our Lady Katedrali. Aşağıdaki fotoğrafta ise Liman Manzarası görülüyor.

Mas Müzesinden Antwerp Manzarası

Mas Müzesinden Antwerp Manzarası

Liman manzaramızıda gördükten sonra aşağı iniyoruz. Artık akşam vakti oluyor ve biz çok yorulunca kaldığımız eve dönmeye karar veriyoruz. Akşam biraz dinlendikten sonra yeniden dışarı çıkıp geldiğimizden beri göz koyduğumuz Dönme dolaba binmeye karar veriyoruz.

Antwerp

Antwerp

Daha sonra knedimizi sokağın karşısındaki Çin Mahellesinde buluyoruz. Dükkanların kapanmaya başladığını görünce şöyle bir turlayıp çıkıyoruz.

Çin Mahallesi

Çin Mahallesi

Anwerp’teki gezimiz bugünlük sona eriyor. Yarın buradan Belçikanın beni kendine aşık eden diğer şehri Gent (Ghent)‘e gideceğiz. Sonraki gün öğlen saatlerinde ise Antwerp’e veda edip Belçika gezimizi bitirip sıradaki ülke olan Almanya’ya gideceğiz. Gent yazısında görüşmek üzere. 🙂

← → Önceki ve sonraki yazılar için okları kullanın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir