- Üsküp’te Bir Doğa Harikası; Matka Kanyonu ve Milenyum Haçı
- Ucuza Seyahat- 1 Günde Üsküp Nasıl Gezilir? Üsküp Gezi Rehberi
- Parma-İtalya Gezilecek Yerler-Alışveriş Rehberi
- Bologna-İtalya Gezilecek Yerler- Nerede Ne yenir?
- Basel Gezilecek Yerler -İsviçre Noel Pazarları
- Strazburg Gezi Rehberi – Gezilecek Yerler
- Heidelberg Gezi Rehberi – Almanya’nın Romantik Şehri
- Stuttgart Gezi Rehberi
- Avrupanın En İyi Noel Pazarları ; Eugisheim-Fransa
- Avrupanın En İyi Noel Pazarları; Colmar-Fransa
4 Nehir, 4 Şehir, 4 Gezente / Yolculuk Prag’a..
15 Ağustos 2015’te yapacağımız İstanbul-Prag arası seyahatimizde Sabiha Gökçen Airport‘ta gitmek için ilk kez bir transfer hizmeti kullanmaya karar veriyorum. İnternetten yaptığım araştırmalar sonucu karar verdiğim firmanın önce müşteri hizmetlerini arayarak bilgi alıyorum. 4 kişi seyahat edeceğimiz için bavulların fazlalığı ve küçük bir aracın bize yetmeyeceğini düşündüğümden dolayı aracın büyük ve ferah olması benim için önemli oluyor. Aldığım fiyat ve çevrede yaptığım araştırmalar aynı aracı kullanan taksicilerle sohbetler sonucu fiyatın aşağı yukarı aynı olduğunu anlayınca taksicilere de tam güven sağlamayınca ( istediğim saatte gelmezse bizim için büyük sorun olurdu) transfer firmasını tekrar arayarak ödemeyi de yaparak anlaşmayı sağlıyorum. Tam vaktinde araç kapıda hazır bekliyor, gayet konforlu ve geniş bir araç şöförümüzde oldukça genç ve kibar. Arkadaşlarımızı da aldıktan sonra çok hızlı ve keyifli bir yolculuk sonrası zamanın nasıl geçtiğini anlamadan Sabiha Gökçen Airport’a geliyoruz bile… Bu tarz bir hizmet ulaşım sorununu (eğer kalabalıksanız birkaç araç ile çıkmak istemiyorsanız) önemli ölçüde çözüyor. Biz çok memnun kaldığımız için tavsiye ediyorum.
Sabiha Gökçen Airport’a vardıktan sonra önce check-in için sıraya giriyoruz. Sırada beklerken herkesten farklı olup karışmayacağını düşünerek aldığım bavuldan başka birinde daha olduğunu farkediyorum. Aman n’olacak canım o da Prag’a bu uçakta gitmiyordur herhalde diye düşünüyorum. Her zamanki gibi çok kalabalık bir sıra bizi bekliyor, derken bir görevli bizi gruptan ayırıyor ve yeni açılan başka bir masaya yönlendiriyor. ben yeni açılan masaya vardığımda sıranın sonlarında gördüğümüz aynı bavullu bayan da hemen arkamda aynı uçağa binecek çıkmıyor mu. İkimizde birbirimize bakıp gülümsüyoruz ve sohbete başlıyoruz. Onlarda bir tur firması ile Prag’a gidiyorlarmış ve tüm rota ve tarihleri de bizimki ile aynı. Neyseki bavuluma daha önceden aladığımız etiketi takmışım ve bu ayrıntı bavulların karışmasını önlüyor. Bavulları da teslim ettikten sonra bir şeyler yiyerek kahvaltımızı yapıyoruz. Hepimiz yeni bir yolculuk için çok heyecanlıyız, tüm planlamaları ben yaptığım için arkadaşlarımıza ve eşime kısa bir açıklama yaparak vardıktan sonra neler yapacağımızı anlatıyorum.
12:40 ta kalkması gereken uçağımız nedeni açıklanmayan rötar ile 13:30 da başlıyor. Biz arkadaşlarımızla yan yana oturmayı istediğimiz ve belirttiğimiz halde farklı koltuklar veriliyor. Yan tarafa bakıyorum merhaba diyerek gülümseyen bir yüz, az önce sırada tanıştığımız ve aynı bavula sahip bayan ve eşi ile karşılaşıyoruz. Onlara kısmet oluyor koltuklar tesadüfen ben de neler yapacağımızı ve önerilerimi onlarla paylaşıyorum. Tur firmasından bileti 1 hafta önce almışlar ve araştırma yapmamışlar, kısa tüyolar ve şehrin güzel yerlerini kısaca anlatıyorum. Yolculuğumuz 2 saat 10 dakika sürüyor. Benim için her zamanki gibi korkutucu olan uçak yolculuğu sonrası yere ayak basınca rahatlıyorum. Hızlıca bavullarımızı alıyoruz neyseki ve Pasaport kontrolüne herkesten önce varıyoruz. Hiç sıra beklemeden ve sorun yaşamadan pasaport kontrolünden geçiyoruz. Saatlerinizi 1 saat geri almayı unutmayın, Prag ile aramızda 1 saatlik bir zaman dilimi farkı var.
Prag Havaalanı Vaclav Havel içinde iki tane terminal bulunduruyor. Kuzey 1 ve 2 terminalleri ve terminal 3 bulunuyor. Terminal 1 de iniyoruz (avrupa ülkeleri terminal 2 yi kullanıyor.) Terminal 1 de D kapısından çıkıyoruz. Yolun karşısına geçip saga dönünce otobüs duraklarını görüyoruz. (Terminal 2 ise C kapısından çıkıyor. )
Havalanından çıkmadan bir bankamatik buluyoruz ve hesaptan çek korunası çekiyoruz. Burada en mantıklısı direk bankamatik hesabınızdan günlük yetecek kadar para çekmek çünkü şehirde euro geçmiyor. Biz de önce para çekiyoruz, çek korunasının tl karşılığı ise; 10 CZK = 1.2 TL siz çek korunalarının sonundan 1 sıfır atarsanız TL karşılığını yaklaşık anlayabilirsiniz. (100 CZK = 12.6 TL, 100 CZK = 3.6 EUR , 100 CZK = 4.1 USD )
Prag Havaalanından şehir merkezine gitmek için alternatifler; Airport Express‘e binebilirsiniz. Her 30 dk da bir otobüs var sabah 5:46 ile akşam 21:16 saatleri arası hizmet veriyor. Otobüs biletini şöförden alabiliyorsunuz. Bilet 60 czk otobüs durağının hemen yanında beklerseniz araç geliyor. Airport Expressin de aslında bizdeki belediye otobüsünden bir farklı yok, lüks bir araç bekleyin hayal kırıklığı yaşarsınız. Bu araçla ana tren istasyonu Hlavna Nadrazi‘ye kadar gidebilirsiniz. Oradan da metro ile istediğiniz yere ulaşabilirsiniz.
Cedaz Bus (Cedaz Otobüsü): AAA taksi tarafından işletilen bir otobüs sistemidir. Bilet ücreti 130 Kron’dur. 07:30 – 19:00 arasında her yarım saatte bir seferi vardır. Şehir merkezindeki V Celnici sokağına kadar gider.
Belediye otobüsü; Otobüs biletini duraktaki makinelerden alabilirsiniz, şöförden de alabilirsiniz. Ortalama 30 dk ile 50 dk arası sürüyor yolculuk. Bileti çek korunası ile alabiliyorsunuz otomatlarda buna göre havaalanından mutlaka koruna çekin. 119 veya AE yazan otobüsler havaalanından kalkıyor ve son durakta (Dejvickce durağında) inerek Metro hattına geçebilirsiniz.
15:37; de havaalanından çıkarak Airport Expressi beklemeye başlıyoruz. Biz daha hızlı olur diye Airport Expressi seçtik ama maalesef o da o kadar hızlı değilmiş. 1 saate yakın bir yolculuk sonrası Hlavni Nadrazi tren istasyonuna varıyoruz. Hln tren garında indikten sonra dışarıda metroya inen asansörü görüp, asansörle alt kata iniyoruz.
Burada gördüğümüz Burger King‘e gidip birşeyler alıyoruz. 2 wooper menü (268 czk) 2 tane de long chicken menü alıp (260 czk) toplamda 528 czk ödüyoruz. Karnımızı doyurup ve biraz dinlendikten sonra bir alt kata inerek otomatlardan metro bileti alıyoruz. Prag’ta ilk ve son aldığımız metro bileti oluyor çünkü metro girişinde herhangi bir turnike yok, kimse de gelip biletinizi sormuyor yada en azından bize hiç denk gelmiyor. Aldıklarımızı da basmıyoruz zaten hep yanımızda tutuyoruz sorun olursa kullanırız diye. Üzerinde tarihte yazmadığı için, bir sorun olmaz diye düşünüyoruz. Tabiki tatilin son günü Budapeşte’de başımıza gelecekleri henüz bilmiyoruz .
Metro A hattı ile Jiriho z Podebrad istasyonunda inerek uzun mu uzun ve hızlı mı hızlı yürüyen merdivenlerine biniyoruz. Bu konuda sizi uyarmalıyım merdivenler inanılmaz hızlı geçiyor adımınızı atarken cidden dikkatli olun, alışması zaman alabilir. Otelimiz bir apart otel booking’ten rezervasyon yaptırmıştım. Metroya biraz uzak ama 10 dakika kadar yürümek sorun değilse tavsiye ederim. Oldukça ucuz, temiz ve içinde mini mutfağı da olan tamamen İkea ürünleriyle döşenmiş şirin bir apart. Ben odalarımızda banyo olsun istedim ama ortak banyolu daha uygun seçenekleri de var. İncelemek isterseniz Budget apartment linkinden ulaşabilirsiniz.
Metrodan çıktıktan sonra sevgili Hana’yı Apartta bizi karşılayacak görevliyi arayarak yaklaştığımızı söylüyoruz. Apartta resepsiyon olmadığı için yaklaşınca ararsanız ben de oraya geçerim diye önceden bize mail atmıştı. Bu Apartta kalacaksanız öncesinde mutlaka mailleşin. Yolu az zorlanarakta olsa buluyoruz. Tv kulesinin az ilerisinde kalıyor ve oldukça sessiz bir sokakta bulunuyor Apartımız. 2 kişi 4 gece için 160 Euro ödüyoruz.
Aparta yerleştikten sonra şehri keşfetmek için dışarı çıkıyoruz. Karlovo Namesti’ye gideceğiz. Bir sonraki yazımızda ise Prag şehrinin ilk izlenimlerini paylaşıyor olacağım. Herkese iyi haftalar, sonraki yazıda görüşmek üzere…
Related Posts
About gezente
Gezente; Sitede ki gezi yazıları ve fotoğraflarının sahibi, aynı zamanda gezmeyi ve fotoğraf çekmeyi bir tutku derecesinde seven biri. Profosyonel düğün ve doğum fotoğrafçısı olarak çalışıyor. Evli ve Mishka isimli dünya tatlısı bir kedi sahibi. Hem çok okur hem çok yazar bir kişilik olması dışında farklı ülkeler ve şehirlerde kendi ruhundan bir parça bulabildiğine inanmakta. İnsanlarla sohbet etmeyi ve gittiği her yerin hikayelerini dinlemeyi de seviyor. Bunda hayalperest olmasının da bir payı olduğunu düşünüyor. Hiç bir şehir hikayesiz yaşanmaz ise her şehir de bir hikaye yaşamayı ve yaşanmışlıkları anlatmayı da istiyor. Hayali ise adam olacak çocuk programını izlediği yıllarda hayranı olduğu Barış Manço gibi dünyayı dolaşmak. Kim bilir belki de bu hayal gerçek olur.