- Üsküp’te Bir Doğa Harikası; Matka Kanyonu ve Milenyum Haçı
- Ucuza Seyahat- 1 Günde Üsküp Nasıl Gezilir? Üsküp Gezi Rehberi
- Parma-İtalya Gezilecek Yerler-Alışveriş Rehberi
- Bologna-İtalya Gezilecek Yerler- Nerede Ne yenir?
- Basel Gezilecek Yerler -İsviçre Noel Pazarları
- Strazburg Gezi Rehberi – Gezilecek Yerler
- Heidelberg Gezi Rehberi – Almanya’nın Romantik Şehri
- Stuttgart Gezi Rehberi
- Avrupanın En İyi Noel Pazarları ; Eugisheim-Fransa
- Avrupanın En İyi Noel Pazarları; Colmar-Fransa
Franz Kafka Müzesi- Prag
Prag‘ta son günümüzde Prag Kale‘si gezisinden sonra Franz Kafka Müzesi’ni görmeye karar veriyoruz. Bu müzeyi Prag gezimiz içinde zamanımız olursa gidilecek yerler listeme aldığımdan, yağmurdan dolayı Petrin Hill’e çıkamayınca, kalan zamanımızı müzeye giderek değerlendirmeye karar veriyoruz. Çantamda ”Milena’ya Mektuplar” hayalimde Milena ve Kafka‘nın aşkı ile müzeye doğru yürüyoruz. Köprünün bitiminde, girişindeki kocaman K harfi ile müze sizi bekliyor oluyor.
Franz Kafka Müzesi Prag’ta Charles Köprüsü‘nün çıkısında Lesser Town tarafında bulunuyor.
Müzeye giriş 200 czk (ortalama 7,5 euro- 25tl ) öğrencilere indirim de var. Girişe geldiğimizde müzeye giriş biletlerinin müzenin karşısındaki dükkandan alındığını öğreniyoruz. Dükkanın girişinde zaten müze bileti yazıyor, sonradan farkediyoruz. Müzenin girişinde Çek haritası görünümlü havuza işeyen 2 tane adam heykeli bizi karşılıyor. Bu heykellerin anlamı; Doğu ve Batı’nın ülkenin üzerine işediği yönünde ama gerçekten bu amaçla mı yapıldığını bilemiyorum. Mesaj atınca heykellerin attığını mesajı işeyerek yazdığı da söyleniyor. Biz denemediğimizden doğruluğunu bilemiyorum ama denemekte yarar var.
Bu ilginç girişten geçtikten sonra müzeye giriyoruz. Kafka müzesi bilindik müzelerden farklı bir müze. İçeride daimi sergi bulunmasına rağmen genellikle Kafka’nın mektupları, kitapları, taslaklar, notlar gibi eşyaları sergilenmekte. İçerisi oldukça karanlık ve kasvetli bir ortam. Tül üzerine yansıyan görüntüler ve ilginç müzikleri ile kendinizi bir Kafka romanının içinde hissetmeniz mümkün.
Yol boyunca Milena’ya mektuplardan kesitler okuduğumdan müzeye geldiğimde Milena’ya yazılan mektupların orjinallerini görmek beni oldukça heyecanlandırıyor. Bu ikilinin hikayesi ise şöyle; Kafka, Prag’da bir dost meclisinde gazeteci Milena Jesenska ile tanışıyor ve O’ndan öykülerini Çekçe’ye çevirmesini istiyor. Bu çeviriler sırasında ise Viyena’da yaşayan ve o sıralarda evli olan Milena ve nişanlısı olan Kafka birbirlerinden etkileniyor ve aşık oluyorlar. Daha sonra birbirlerine hem yazdıkları yazıları göndererek hem de aşklarını anlaratak oldukça etkileyici mektuplar yazıyorlar.
Kafka kendisine Milena’dan gelen mektupları okuduktan sonra hemen yaktığı halde, Milena bu mektupları atmayıp saklıyor ve Nazi kampında öldükten sonra bile mektupları bugünlere dek ulaşarak kitaplaştırılıyor.
Mektuplardan alıntılar: “beni sana getirecek bir yol bulmustum, karanliktan aydinliga kavusacaktim…bu yolu umutla, sevincle kazmis, kendimden de bir seyler katmistim…bir cirpida yuregimle actigim bu yolu kapatmak , agir agir donmek, vazgecmek zor geliyor biraz…elbet yuregim sizlar”
“Seni kaybetmekten o kadar çok korkuyorum ki Milena. Bazen düşünüyorum da eğer gerçekten insanlar mutluluktan ölebilselerdi benim çoktan ölmüş olmam gerekecekti. Ama ben aksine mutluluk sayesinde tekrar hayata döndüm…”
Kafka ve Milena sadece bir kaç kez birbilerini görmelerine karşın büyük bir aşk ile bağlanıyorlar. Kafka Akciğerlerinde ki kanser ile mücadele ediyor ve daha sonra Milena’da akciğerlerine yerleşen bir hastalıktan ölüyor. İkisinin de ölüm nedeninin benzer olması da aşıkların yaşadığı başka bir trajedi oluyor.
Kafka Müzesinde babasına yazdığı mektuplar da bulunuyor. Babasına olan nefretini de ‘Babaya Mektup’ isimli eserinden anlamak mümkün sanırım. Babasının hayatı boyunca O’nun üzerinde kurduğu baskıyı annesinin bu konuda hiçbir şey yapamayışı Kafka’nın bir çok eserine konu oluyor ve aynı zamanda şiddetki bir biçimde kendisini de eleştirmesine yol açıyor.
Müze’de merdivenlerden indiğimizde bambaşka bir bölüm karşılıyor bizi. Burada duran ve arada bir çalan telefon ahizesini kaldırdığımızda muhtemelen Almanca olan bir ses duyuyoruz. Söylediklerinden anlamasam da müzedeki müzik ve bu ahizedeki ses biraz gerilim yaşatıyor ve Kafka’nın dünyasında bir yolculuğa çıkarıyor bizi.
Çalmasa da açtığımızda o sesi duyduğumuz karanlık bir odadaki siyah telefon…
Pencelerinden baktığımızda Charles Köprüsü’nü gördüğümüz harika bir manzarası var müzenin.
Bu doğal çerçeve içindeki Charles Köprüsü manzrası beni büyülüyor adeta…
Müze’de gezmeyi bitirdikten sonra yine başladığımız yere dönüyoruz.
Kafka Müzesini sabah saat 10:00 le akşam 18:00 arasında ziyaret edebiliyorsunuz.
Related Posts
About gezente
Gezente; Sitede ki gezi yazıları ve fotoğraflarının sahibi, aynı zamanda gezmeyi ve fotoğraf çekmeyi bir tutku derecesinde seven biri. Profosyonel düğün ve doğum fotoğrafçısı olarak çalışıyor. Evli ve Mishka isimli dünya tatlısı bir kedi sahibi. Hem çok okur hem çok yazar bir kişilik olması dışında farklı ülkeler ve şehirlerde kendi ruhundan bir parça bulabildiğine inanmakta. İnsanlarla sohbet etmeyi ve gittiği her yerin hikayelerini dinlemeyi de seviyor. Bunda hayalperest olmasının da bir payı olduğunu düşünüyor. Hiç bir şehir hikayesiz yaşanmaz ise her şehir de bir hikaye yaşamayı ve yaşanmışlıkları anlatmayı da istiyor. Hayali ise adam olacak çocuk programını izlediği yıllarda hayranı olduğu Barış Manço gibi dünyayı dolaşmak. Kim bilir belki de bu hayal gerçek olur.