← → Önceki ve sonraki yazılar için okları kullanın
İlk kültür turuma Batı Karadeniz ile başlıyorum, umarım başlamak için doğru bir tercih yapmışımdır, bunu ilerleyen günlerde göreceğiz. Sabah 7:30; da Beşiktaş İnönü stadı önüne gelmemiz isteniyor. Sabah ilk olarak arkadaşımla buluşmak için Taksim‘e gidiyorum. Sabahın erken saati olduğu için görünürde açık bir yer yok sanırım saatler 6:45 i gösteriyor, henüz kahvaltı yapmış değilim açık olan bir simitçi bulup kendime meyve suyu ve simit alıyorum. Bunları atıştırırken arkadaşımı bekliyorum oda neyse ki fazla gecikmiyor ve yürüyerek stadın önüne geliyoruz. Aktarma yapacağımız otobüs orada bekliyor ama yetkili kimseyi görmüyoruz bizim gibi tura katılacaklar sabah güneşinden kaçmak için gölgelik bir yerlerde oturmuş bekliyorlar. Hava sıcak olacağa benziyor bu benim için iyi çünkü ne zamandır şehrin üstünden yağmur bulutları eksik olmamıştı. Sonunda rehber geliyor ve otobüse binip Kadıköy’e geçiyoruz. Asıl otobüsümüz orda bizi bekliyor. Kadıköy’e vardığımızda diğer araca geçiyoruz. Otobüste koltuk numaramız 1 ve 2 bu çok iyi çünkü ön camdan manzarayı izleyebileceğiz. İlk istikamet Abant gölü.
Rehberimiz yolda bize bölge hakkında bilgi veriyor. Yaklaşık 3200 km alana kurulmuş gölün bir kısmına rıhtımlar yapılarak şekillendirilmiş. Balıkçılık eskiden yapıldığı halde şu an balıkçılık yapmak yasal değil, balıklar koruma altında. Jandarma izinsiz avlananlara ceza yazıyor. Göl üzerinde bahar aylarında nilüfer çiçeği açıyor, mayıs ayında olmamıza rağmen ben nilüfer çiçeğini görmüyorum ama gölün etrafında çok güzel papatyalar var. Papatyalardan topluyorum. Gölün kenarında tahtadan iskeleler var orada fotoğraf çekiliyoruz. Burada bir kaç tane otel var, kalmak isteyenler için ideal seçim olabilirler. Yolda faytona binmek mümkün çünkü otobüsleri park ettiğimiz alanın hemen yanında faytonları sıra sıra beklerden görmüştüm. Aynı zamanda ata binmekte mümkün… Civarda kahvaltı veren mekanlar mevcut, çok zengin kahvaltı seçenekleri var. Bir hafta sonu sadece kahvaltı için gelmeyi düşünüyorum. Abant’ın mavisi, yeşili her rengi çok canlı sonbaharda buna pastel renkler de eklenince seyri daha muhteşem oluyormuş, fotoğraf çekmeyi seviyorsanız Abant kenarı yaz kış her mevsim bunu yapmak için ideal. Birçok kez gitseniz de o sessizlik ve sakinlik her seferinde yeniden gelmeniz için sizi içine çekiyor. Burada 1 saat kadar oyalanıyoruz daha sonra Yörük köyü için yola çıkıyoruz.
Yörük Köyü
Yörük köyü; yaklaşık 10 farklı uygarlığa ev sahipliği yapmış bir bölge ama her seferinde yağmalanması nedeniyle etrafta eski döneme ait çok fazla veri yok. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden kalma bazı eserleri Safranbolu merkezde hala görmek mümkün. İzzet Mehmet Paşa camisi, Köprülü Mehmet Paşa camisi aklıma gelen bazı eserler. Yörük köyü yaklaşık 700 senelik bir geçmişe sahip, birçok evde yüzlerce yıllık geçmişin izlerini görebiliyorsunuz. En eski ev Odabaşı denen konak yaklaşık 450 yıllık olduğu söyleniyor.
Yörük Köyü/Sucu Hafız Gezi Evi
Yeni bina görmek mümkün değil eski sokakları taşları hala aynı şekilde duruyor. Sokaklarında yürürken birden kendimi Osmanlı dönemimde gibi hissediyorum. Evler iki ya da üç katlı beyaz renkli ve pencerelerinde kepenkleri var. Evler o kadar güzel ki, restore edilmemiş olanları kendi ellerinizle onarma isteği oluşuyor. O kırık pencereleri kapıları gördükçe hemen bunlarda tamir edilmeli diye düşünüyorum. İlk uğrak noktamız Sucu Hafız gezi evi oluyor. Tahta sandalyesi, eski radyosu, yeşil koltuk takımı ile aklıma işlenen bir ev. Özellikle tavanı tahta oyma sanatının incelikleri ile yapılmış. 3 katlı bir ev ve bütün eşyaları orijinalmiş en son çatı katına çıkıyoruz orada bulduğum fes ile fotoğraf çektirmeden dönmüyorum giden herkes sanırım bu objelerle fotoğraf çekilmiştir. Evi gezdikten sonra en alt kata iniyoruz burası hediyelik eşya satılan bölüm, bir şeyler alıyoruz. Buradan çıktıktan sonra çamaşırhaneye gidiyoruz. Burası eskiden kadınların ortaklaşa buluşup çamaşır yıkadıkları bir yer, ortasında büyük yuvarlak bir taşın üzerinde 12 çizgi var çizgiler hem çamaşır sularının akmasını sağlıyor hem taşı eşit parçalara bölüyor hem de alevilik inancında 12 imamı simgeliyor. Çamaşırhanede bilgi aldıktan sonra yeniden otobüslere binip otele doğru yola devam ediyoruz. Otelimiz eski bir konak sonradan restore edilerek otel olarak kullanılmaya başlanmış şirin küçük sevimli bir yer. Akşam yemeğini yedikten sonra dışarı çıkıp biraz dolaşıyoruz. Daha sonrada ilk günün yorgunluğunu atmak için odama çekilip dinleniyorum.
← → Önceki ve sonraki yazılar için okları kullanın