Terry Eagleton‘un Ayrıntı Yayınları’ndan çıkan, ilk baskısı 2012 yılında yapılmış kitabı. Kitap adından da anlaşılacağı üzere “Hayatın Anlamı“nı 4 bölümde, kendi yorumu ve birçok büyük düşünür (Aristoteles, Arthur Schopenhauer, Nietzsche, Ludwig Wittgenstein, Marx, Freud, Shakespeare vb.) ile ele alıyor ve sorguluyor.
Sizi kitaptan yaptığım birkaç alıntı ile başbaşa bırakalım;
“Tanrı, stratejik bir amaçla dünyayı yaratmış göksel bir mühendis değildir. O, dünyayı yalnızca kendi memnuniyeti ve yaratma hazzı uyarınca yaratmış bir sanatçıdır.”
“Gizemli olan, dünyanın nasıl var olduğu değil, onun var olmasıdır”
“Yeterince baskılanmış her ahlaki yasa altüst olmaya, kontrolü kaybetmeye başlar.”
“Eğer bir Nazi askeri, çocuklarınızdan birini öldürülmek üzere teslim etmenizi emrediyorsa
onlardan hangisini feda etmeniz gerektiği sorusunun basit bir yanıtı yoktur.”
“Hiç kimse ölünceye, sonunda acıdan kurtuluncaya kadar mutlu sayılmaz”
“İnsan daima ölümün gölgesinde yasayan belki de tek hayvandır.”
“Yirminci yüzyılın, hayatın anlamı üstüne pek çok çağdan daha ıstıraplı bir biçimde derin derin düşünmesinin nedenlerinden biri, insan hayatını korkunç derecede değersizleştiren bir çağ olması olabilir. Bu yüzyıl, milyonlarca insanın boş yere ölümüyle tarih tutanaklarına geçen, açık ara en kanlı çağdır.”
“kültürel hayat, bir anlamda bütün bir endüstri ya da maddi üretim alanına doğru filizlenerek önemini daha da artırmıştı; ama diğer bir anlamda, ücretlendirilemeyen ya da ölçülemeyen şeylere ayıracak çok az vakti olan bir sosyal düzen vitrini uyarınca giderek büzüşmüş, önemini kaybetmiştir. Kültür, artık büyük ölçüde, insanlar çalışmadığında zihinlerinin masum şekilde nasıl dağıtılacağı sorunuydu.”
“Cinsellik, karli bir meta olarak piyasa için ambalajlandı. Buna karşın kültür, çoğunlukla kar peşinde koşturan kitle iletişim araçları demekti. Sanat, para, iktidar, statü ve kültürel sermaye meselesine dönüştü. Kültürler artık yabancıl biçimlerle ambalajlanarak turizm endüstrisi vasıtasıyla kapı kapı pazarlanıyordu. Televizyon evanjeliklerinin dindar ve safdil yoksulları dolandırarak zar zor kazandıkları parları ellerinden kapmalarında olduğu gibi, din bile karlı bir endüstriye dönüştü. Her iki dünyanın en kötüsüyle baş başa kaldık.”
“Uygarlık yanıp kül olurken aylaklık etmek ya da tarih etrafınızda harap olurken bahçe ekip biçme işiyle uğraşmak artık, eskiden olduğu gibi, geçerli değil.”
“Spor ve özellikle futbol, insanların yüzyıllar boyunca uğruna ölmeye hazır olduğu, dini inanç, ulusal egemenlik, kişisel onur ve etnik kimlik gibi soylu değerlere tekabül eder. Spor, kabilesel bağlılıkları ve rekabetleri, sembolik ritüelleri, masalsi efsaneleri, ikonik kahramanları, epik savaşları, estetik güzelliği, bedensel gerçekleşmeyi, entellektüel tatmini, olağanüstü gösterileri ve derin bir aidiyet duygusunu kapsar.”
“Günümüzün sahtekar hocaları ve şarlatan bilgeleri, başarısız olmuş daha geleneksel çeşitli tanrıların dublörlüğünü yapıyor.”
“Eğer hayatın bir anlamı varsa bu anlam, olduğunu düşündüğümüz, ya da olmasını istediğimiz anlamdan bağımsız olarak, sizin, benim ve geriye kalan herkes için geçerlidir. Herhangi bir şekilde hayatın birden fazla anlamı da olabilir. Niçin tek bir anlamı olduğunu düşünmeliyiz ki?”
“Hayat, belki zaman zaman amacını aynen bizim yaptığımız gibi değiştiriyordur”
“Eğer hayatlarımızın bir anlamı varsa bu anlam bizim onlara kazandırdığımız bir şeydir; onların hazırlop donattığı bir şey değil.”
“Eğer güzel akşam yemekleri unutulup gidiyorsa zalim hükümdarlar ve diş ağrıları da unutulup gider”
Ölüm, hayatın herhangi bir anlamı olması için gerekli önkoşullardan birisi değil midir?”
“Helen, değerli olduğu için bir savaşa yol açmış değildir; şanlı bir savaşın sebebi olduğu için değerlidir.”
Kitabı keyifle okudum sizinde aynı keyifle okumanızı dilerim. İyi haftalar..